Peygamber, perişan bir halde Hudeybiye’den dönerken “İnna Fetahnâ” devletinin davulu çalındı.
وقت واگشت حدیبیه بذل ** دولت انا فتحنا زد دهل
Rasûl aleyhisselâm’ın Hudeybiye’den dönüşüne Ulu Allah’ın “İnnâ fetahnâ” diye fetih demesindeki sır… o dönüş görünüşte muratsızlığın ta kendisiydi, fakat hakikatte fetihti. Nitekim miski kırmak da görünüşte kırma, hakikatte onun misk oluşunu bildirmek, faydalarını tamamlamaktır
سر آنک بیمراد بازگشتن رسول علیه السلام از حدیبیه حق تعالی لقب آن فتح کرد کی انا فتحنا کی به صورت غلق بود و به معنی فتح چنانک شکستن مشک به ظاهر شکستن است و به معنی درست کردنست مشکی او را و تکمیل فواید اوست
Allah devletinden haber geldi: “Yürü, bu zafere erişemediğinden gam yeme.
آمدش پیغام از دولت که رو ** تو ز منع این ظفر غمگین مشو
Şimdi elindeki bu horluk yok mu? Nimetlere erişmen demektir. İşte şuracıktaki filân kale, filân yer senin!”
کاندرین خواری نقدت فتحهاست ** نک فلان قلعه فلان بقعه تراست
Hakikatten de oradan çabucak dönünce bak hele, Kurayza’nın Nazîr’in başına neler geldi, 4505
بنگر آخر چونک واگردید تفت ** بر قریظه و بر نضیر از وی چه رفت
O iki kaleyle çevrelerindeki yerler teslim oldu, ganimetlerden faydalar elde ettiler.
قلعهها هم گرد آن دو بقعهها ** شد مسلم وز غنایم نفعها
Öyle olmasa bile şu taifeye bak… Onlar gam içinde, keder içinde Allah’a meftun ve âşıklar.
ور نباشد آن تو بنگر کین فریق ** پر غم و رنجند و مفتون و عشیق
Zehri şeker gibi yemekteler… Gam dikenlerini deve gibi otlamaktalar!
زهر خواری را چو شکر میخورند ** خار غمها را چو اشتر میچرند
Hem de bunu, gamdan kederden kurtulmak için de yapmıyorlar; gama uğradıklarından yapıyorlar. Bu horluk, onlarca rütbelere, mevkilere erişmek!
بهر عین غم نه از بهر فرج ** این تسافل پیش ایشان چون درج
Kuyunun dibinde öyle neşeliler ki oradan çıkıp taca, tahta nail olacağız diye korkuyorlar. 4510
آنچنان شادند اندر قعر چاه ** که همیترسند از تخت و کلاه
Sevgiliyle beraber oturduğum yer, yerin altı da olsa yine arştan yücedir.
هر کجا دلبر بود خود همنشین ** فوق گردونست نه زیر زمین
Mustafa aleyhisselâm’ın “Beni Yunus ibn-i Metta’dan üstün tutmayın” hadisinin tefsiri
تفسیر این خبر کی مصطفی علیه السلام فرمود لا تفضلونی علی یونس بن متی
Peygamber dedi ki: Benim miracım, Yunus’un miracından üstün değildir.
گفت پیغامبر که معراج مرا ** نیست بر معراج یونس اجتبا
Benimki göklere çıkmakla oldu, onun ki yerlere inmekle… Zaten Allah yakınlığı hesaba sığmaz ki.
آن من بر چرخ و آن او نشیب ** زانک قرب حق برونست از حساب
Yakınlık, ne yukarıya çıkmaktır, ne aşağıya inmek. Allah yakınlığı, varlık hapsinden kurtulmaktır.
قرب نه بالا نه پستی رفتنست ** قرب حق از حبس هستی رستنست
Yok olana yukarı nedir, aşağı ne? Yok olanın ne yakınlığı olur, ne uzaklığı, ne geç kalışı! 4515
نیست را چه جای بالا است و زیر ** نیست را نه زود و نه دورست و دیر
Allah’ın sanat yurdu da yokluktandır, hazinesi de. Sen, varlığa aldanmış kalmışsın, yokluk nedir, ne bileceksin?
کارگاه و گنج حق در نیستیست ** غرهی هستی چه دانی نیست چیست
Hulâsa onların kırıklığı hiç bizim kırıklığımıza benzer mi a ulu kişi?
حاصل این اشکست ایشان ای کیا ** مینماند هیچ با اشکست ما
Onlar, biz ikbale erişip yücelince nasıl neşelenirsek horluğa düşüp ellerindekini telef edince öyle neşelenirler.
آنچنان شادند در ذل و تلف ** همچو ما در وقت اقبال و شرف
Bu çeşit adamın malı, geliri, yokluk varlığından ibarettir. Yoksulluk, horluk, ona iftihardır, yüceliktir.
برگ بیبرگی همه اقطاع اوست ** فقر و خواریش افتخارست و علوست
Esirlerden biri dedi ki: “Peki niçin Peygamber, bizim halimizi görmedi. Bizi böyle zincirlere vurulmuş görünce nasıl oldu da güldü. 4520
آن یکی گفت ار چنانست آن ندید ** چون بخندید او که ما را بسته دید
Hani onun huyları değişmişti, hani o Allah huylarıyla huylanmıştı da neşesi ne bu zindanın lezzetlerindendi, ne bu zindandan kurtulduğundan.
چونک او مبدل شدست و شادیش ** نیست زین زندان و زین آزادیش
Pekâlâ ya neden düşmanlarının kahroluşundan neşeleniyor, neden bu fetihten bu zaferden gururlanıyor?
پس به قهر دشمنان چون شاد شد ** چون ازین فتح و ظفر پر باد شد
Erkek aslanlara kolayca üstün geldi, muzaffer oldu diye neşelenmekte.
شاد شد جانش که بر شیران نر ** یافت آسان نصرت و دست و ظفر
Gayri anladık ki o da hür değil… Dünyadan başka hiçbir şeyle memnun değil, başka bir şeyden gönlü şad olmuyor?
پس بدانستیم کو آزاد نیست ** جز به دنیا دلخوش و دلشاد نیست
Yoksa nasıl gülebilir ki? O dünya ehli, iyiye de merhamet eder, kötüye de... İyiyi de esirger, kötüyü de” 4525
ورنه چون خندد که اهل آن جهان ** بر بد و نیکاند مشفق مهربان
Esirler, birbirleriyle bunu konuşuyor, birbirlerine bunu fısıldıyorlardı.
این بمنگیدند در زیر زبان ** آن اسیران با هم اندر بحث آن