- O âşık, ayrılığa tahammül edemeyecek bir hale gelir, ona kavuşmak için tekrar koşa koşa yollara düşer miydi?
- ناشکیباکی بدی او از فراق ** کی دوان باز آمدی سوی وثاق
- Sevgililerin meyli gizlidir, örtülüdür… Fakat âşığın meyli iki yüz davul zurnayla ilan edilir, o kadar meydandadır.
- میل معشوقان نهانست و ستیر ** میل عاشق با دو صد طبل و نفیر
- Burada ibret için bir hikâye söylemek var ama Buhara’lı âşık beklemekten âciz oldu.
- یک حکایت هست اینجا ز اعتبار ** لیک عاجز شد بخاری ز انتظار
- Sevgilisini arayıp duruyor, ölmeden kavuşsun, yüzünü görsün diye söylemekten vazgeçtik. 4605
- ترک آن کردیم کو در جست و جوست ** تاکه پیش از مرگ بیند روی دوست
- Ölümden kurtulsun, kurtuluşa erişsin… Çünkü sevgiliyi görmek, Âbıhayat içmektir.
- تا رهد از مرگ تا یابد نجات ** زانک دید دوستست آب حیات
- Görülmesi, ölümü gidermeyen sevgili, sevgili değildir. Onun ne meyvesi vardır, ne yaprağı!
- هر که دید او نباشد دفع مرگ ** دوست نبود که نه میوهستش نه برگ
- Ey iştiyak çeken sarhoş, iş, o iştir ki sen o işteyken ölüm bile gelip çatsa sana hoş gelsin.
- کار آن کارست ای مشتاق مست ** کاندر آن کار ار رسد مرگت خوشست
- Delikanlı, iman doğruluğunun nişanesi, o sırada ölsen bile sana ölümün hoş gelmesidir.
- شد نشان صدق ایمان ای جوان ** آنک آید خوش ترا مرگ اندر آن
- Canım, imanın böyle değilse kâmil değildir demek… Yürü, dini tamamlamaya savaş! 4610
- گر نشد ایمان تو ای جان چنین ** نیست کامل رو بجو اکمال دین
- Hangi işe girişirsin de o işte sana ölüm bile hoş gelirse sevdiğin iş, işte o iştir.
- هر که اندر کار تو شد مرگدوست ** بر دل تو بی کراهت دوست اوست
- Ölümün kötülüğümü gitti mi zaten artık o ölüm, değildir, ölümün bir suretidir, bir göçmeden ibarettir, o.
- چون کراهت رفت آن خود مرگ نیست ** صورت مرگست و نقلان کردنیست
- Ölümdeki kötülük gitti mi ölümde fayda var demektir. Gayri dosdoğru anlaşıldı ki ölüm geçti gitti!
- چون کراهت رفت مردن نفع شد ** پس درست آید که مردن دفع شد
- Sevgili dediğin bir Hak’tır, bir de Allah’ın “Sen benimsin, ben senin” dediği.
- دوست حقست و کسی کش گفت او ** که توی آن من و من آن تو
- Şimdi kulak ver de dinle: Aşk, âşığı liften örme ipliklerle bağlamış… Sürükleyip getirdi. 4615
- گوش دار اکنون که عاشق میرسد ** بسته عشق او را به حبل من مسد
- Sadr-ı Cihan’nın yüzünü görür görmez sanki can kuşu, bedeninden uçup gitti.
- چون بدید او چهرهی صدر جهان ** گوییا پریدش از تن مرغ جان
- Bedeni kuru bir ağaç gibi kalakaldı… Tepesinden tırnağına kadar buz kesildi!
- همچو چوب خشک افتاد آن تنش ** سرد شد از فرق جان تا ناخنش
- Yüzüne gül suları serptiler, yanında buhurlar yaktılar… Neler yaptılarsa faydasız… Kıpırdamadı, seslenmedi bile!
- هرچه کردند از بخور و از گلاب ** نه بجنبید و نه آمد در خطاب
- Padişah, onun safran gibi sararmış yüzünü görünce atından indi, yanına geldi.
- شاه چون دید آن مزعفر روی او ** پس فرود آمد ز مرکب سوی او
- Dedi ki: “Âşık hararetle sevgiliyi arar… Fakat sevgili geldi mi o âşık yok olur, kendisinden geçer gider! 4620
- گفت عاشق دوست میجوید بتفت ** چونک معشوق آمد آن عاشق برفت
- Sen Allah âşığısın; Allah, ona derler ki geldi mi sen de bir kıl kadar olsun varlık kalmaz.
- عاشق حقی و حق آنست کو ** چون بیاید نبود از تو تای مو
- O nazarın karşısında senin gibi yüzlercesi fanidir… Hocam, meğerse sen kendini yok etmeye âşıkmışsın!
- صد چو تو فانیست پیش آن نظر ** عاشقی بر نفی خود خواجه مگر
- Sen bir gölgesin, güneşe âşıksın… Şems geldi, elbette gölge derhal yok olur!
- سایهای و عاشقی بر آفتاب ** شمس آید سایه لا گردد شتاب
- Sivrisineğin Süleyman aleyhisselâm’a gidip rüzgârdan şikâyet ederek hakkını istemesi
- داد خواستن پشه از باد به حضرت سلیمان علیه السلام
- Bir sivrisinek, çayırlıktan, çimenlikten gelip Süleyman’ın huzuruna çıkarak hakkını istedi de dedi ki:
- پشه آمد از حدیقه وز گیاه ** وز سلیمان گشت پشه دادخواه
- “Ey Süleyman, Şeytanlar, insanoğulları ve periler arasında adaleti yaydın; 4625
- کای سلیمان معدلت میگستری ** بر شیاطین و آدمیزاد و پری
- Kuş da senin adaletine sığınmış, balık da. Kimdir o kaybolan, kimdir o mahrum ki adaletin, onu arayıp bulmamış olsun?
- مرغ و ماهی در پناه عدل تست ** کیست آن گمگشته کش فضلت نجست