English    Türkçe    فارسی   

4
2220-2244

  • Rabbim ben pislikten derimi yıkadım, arıttım... İçimi de hâdiselerden sen yıka, arıt! 2220
  • Birisinin abdest bozduktan sonra yıkanırken, temizlenirken okunacak olan “Allah’ım, beni tövbe edenlerden ve iyice temizlenenlerden et” duasını okuyacak yerde abdest alırken buruna su verildiği sırada okunan “Allah’ım sen bana cennet kokusunu koklat” duasını okuması ve duyan bir azizin dayanamaması
  • Birisi abdest bozduktan sonra temizlerken “Yarabbi, beni cennet kokusu ile eş et” diye dua etti.
  • Birisi duyup dedi ki: “Güzel dua ettin ama deliği kaybetmişsin!
  • Bu dua, abdeste buruna su verilirken okunacak dua... Sen burun duasını oturak yerini yıkarken okuyordun!”
  • Hür kişi cennet kokusunu burnundan duyar... Hiç oturak yerinden cennet kokusu gelir mi?
  • Ey aptal kişilere karşı alçaklık gösterip de padişahlara karşı ululanan, 2225
  • O ululuk, aşağılık adamlara karşı olursa güzeldir, iyidir... Fakat kendine gel, tersine hareket etme; bu, senin yolunu bağlar!
  • Gül, burun için bitti, yetişti... A hoyrat adam koku almak burnun işidir.
  • Ey yiğit, gül kokusu burun içindir... Bu aşağıdaki delik, o kokunun yeri değildir.
  • Hiç buradan sana cennet kokusu gelir mi? Sana koku lazımsa yerinden ara!
  • Bunun gibi “Vatanı sevmek imandandır” hadisi de doğru ama hocam, önce iyice vatanı tanı! 2230
  • O akıllı balık dedi ki: Bir yol bulayım da gönlümü şunlarla danışmadan, şunların reyine uymadan çekip çevireyim.
  • Kendine gel şimdi danışma zamanı değil; yola düş... Ali gibi kuyuya ah et.
  • O ahın mahremi pek azdır... Geceleri git, hem de bekçi gibi gizlice yürü.
  • Bu gölcükten denize doğru git... Denizi ara, şu girdabı bırak.
  • Göğsünü ayak yaptı da yola düştü... Çekingen balık, o tehlikeli yerden ta nur denizine kadar yürüdü, denize ulaştı. 2235
  • Ardına köpek düşen ceylan, hayatından bir damar bile kalsa koşar ya... İşte o da onun gibi koşmaktaydı.
  • Artık köpek varken tavşan uykusuna dalmak hatadır... Zaten korkan adamın gözüne uyku girer mi?
  • O balık gitti deniz yolunu tuttu... Pek uzun olan o yola düştü.
  • Bir hayli zahmetler çekti, fakat sonun da emniyet ve afiyet makamına yetişti.
  • Kendisini uçsuz bucaksız, hiçbir yandan kıyısı görünmez denize attı. 2240
  • Derken balıkçılar ağ getirdiler... Yarı akıllının neşesi bozuldu, ağzının tadı kaçtı.
  • Dedi ki: Eyvahlar olsun. Fırsatı fevt ettim, nasıl oldu da o yol gösterene arkadaş olmadım?
  • O ansızın gitti... Gitti ama benim de hararetle ardına düşmem gerekti.
  • Fakat geçene acınmak hatadır... Gitti mi gitti gider! Gayrı onu anmanın hiçbir faydası yoktur!
  • Tutulan kuşun, geçmiş zamana pişman olma, içinde bulunduğun vaktin kıymetini bil, bundan istifadeye çalış, pişmanlıkla vakit geçirme diye nasihati