English    Türkçe    فارسی   

5
2249-2273

  • Herkesin eşyası arandı, inci bulunmadığı gibi inciyi çalan da rezil olmadı.
  • Bunun üzerine bu üstün körü işi bırakıp herkesin ağzını, kulağını, vücudundaki bütün delikleri adamakıllı aramaya koyuldular. 2250
  • O sedefi güzel inciyi altta, üstte her yanda araştırmaya başladılar.
  • Hepiniz soyunun, ihtiyar genç herkes anadan doğma soyunsun diye bağırıldı.
  • Sultanın hizmetçileri, o değerli inciyi bulmak için bir bir, herkesi aramaya başladılar.
  • Nasuh, korkusundan tenha bir yere çekildi. Yüzü, korkusundan sapsarı olmuştu, dudakları gövermişti.
  • Ölümünü gözünün önünde görüyor, gazel yaprağı gibi tirtir titriyordu. 2255
  • Dedi ki: Yarabbi, nice defalar tövbeler ettim; ahtlar ettim, sonra onları bozdum.
  • Ben, bana lâyık olanları yaptım. Sonunda da işte bu kara sel, gelip çattı.
  • Arama nöbeti bana gelirse eyvah bana! Kim bilir neler çekecek, ne güçlüklere düşeceğim?
  • Ciğerime yüzlerce kor düştü. Münacatımdaki ciğer kokusuna bak.
  • Böyle bir keder, böyle bir gam, kâfirde bile olmasın. Rahmet eteğine sarıldım, medet medet! 2260
  • Keşke anam, beni doğurmasaydı, yahut da beni bir aslan paralasaydı.
  • Tanrım, sana düşeni yap. Beni, her delikten bir yılan sokmada.
  • Ne de taş gibi bir canım, ne de demir gibi bir yüreğim varmış. Yoksa bu dertle çoktan erir, kan kesilirdim.
  • Vaktim daraldı, bir an içinde feryadıma yetiş, padişahlık et.
  • Beni bu sefer de korur, suçumu örtersen ne olur? Her türlü yapılmıyacak işlerden tövbe ettim. 2265
  • Bu sefer de tövbemi kabul et de tövbemde durmak için yüzlerce kemer bağlanayım.
  • Bu sefer de kusurda bulunursam artık duamı ve sözümü dinleme.
  • Hem böyle söylenip titremede, hem katra katra gözyaşları dökmede, hem de cellâtların, hain kişilerin ellerine düştüm diye feryadetmedeydi.
  • Hiçbir Firenk bu hale düşmesin. Hiçbir mülhit bu feryada uğramasın diyor.
  • Kendine ağlayıp duruyor, Azrail'i gözünün önünde görüyordu. 2270
  • Yarabbi, yarabbi diye o kadar söylendi ki kapı ve duvar da onunla beraber yarabbi, yarabbi demeye başladı.
  • O yarabbi yarabbi derken birden, inciyi arayanların sesi duyuldu:
  • Arama nöbetinin Nasuh'a gelmesi ve "Herkesi aradık, Nasuh'u da arayın" denmesi, Nasuh'un korkudan kendisinden geçişi, Tanrı elçisinin - Tanrı ona rahmet ve esenlikler versin - bir hastalığa, yahut sıkıntıya uğradığı vakit "Şiddetten, açılır, savuşursun" buyurduğu gibi Nasuh'un da o şiddetten kurtuluşu.
  • Herkesi aradık, ey Nasuh, sen gel. Bu sesi duyar duymaz, Nasuh kendisinden geçti, âdeta bedeninden ruhu uçtu.