English    Türkçe    فارسی   

5
2249-2258

  • Herkesin eşyası arandı, inci bulunmadığı gibi inciyi çalan da rezil olmadı.
  • رختها جستند و آن پیدا نشد  ** دزد گوهر نیز هم رسوا نشد 
  • Bunun üzerine bu üstün körü işi bırakıp herkesin ağzını, kulağını, vücudundaki bütün delikleri adamakıllı aramaya koyuldular. 2250
  • پس به جد جستن گرفتند از گزاف  ** در دهان و گوش و اندر هر شکاف 
  • O sedefi güzel inciyi altta, üstte her yanda araştırmaya başladılar.
  • در شکاف تحت و فوق و هر طرف  ** جست و جو کردند دری خوش صدف 
  • Hepiniz soyunun, ihtiyar genç herkes anadan doğma soyunsun diye bağırıldı.
  • بانگ آمد که همه عریان شوید  ** هر که هستید ار عجوز و گر نوید 
  • Sultanın hizmetçileri, o değerli inciyi bulmak için bir bir, herkesi aramaya başladılar.
  • یک به یک را حاجبه جستن گرفت  ** تا پدید آید گهردانه‌ی شگفت 
  • Nasuh, korkusundan tenha bir yere çekildi. Yüzü, korkusundan sapsarı olmuştu, dudakları gövermişti.
  • آن نصوح از ترس شد در خلوتی  ** روی زرد و لب کبود از خشیتی 
  • Ölümünü gözünün önünde görüyor, gazel yaprağı gibi tirtir titriyordu. 2255
  • پیش چشم خویش او می‌دید مرگ  ** رفت و می‌لرزید او مانند برگ 
  • Dedi ki: Yarabbi, nice defalar tövbeler ettim; ahtlar ettim, sonra onları bozdum.
  • گفت یارب بارها برگشته‌ام  ** توبه‌ها و عهدها بشکسته‌ام 
  • Ben, bana lâyık olanları yaptım. Sonunda da işte bu kara sel, gelip çattı.
  • کرده‌ام آنها که از من می‌سزید  ** تا چنین سیل سیاهی در رسید 
  • Arama nöbeti bana gelirse eyvah bana! Kim bilir neler çekecek, ne güçlüklere düşeceğim?
  • نوبت جستن اگر در من رسد  ** وه که جان من چه سختیها کشد