English    Türkçe    فارسی   

6
4637-4661

  • Padişah, sen bize ondan armağansın dedi. Bu soruşla onu da avladı.
  • O yanıp kebap olan şehzadenin bedeninde, padişahın iltifatı üzerine evvelki candan başka bir can belirdi.
  • Gönlünde öyle yüce bir feyiz gördü ki sofi, onu yüzlerce çileye bile elde edemez.
  • Ören, duvar, dağdaki madenler.... Her şey, onun önünde nar gibi yanlıyordu. 4640
  • Her şey, anbean ona karşı zerre zerre yarılmada, kubbeler gibi yarılıp ona yüzlerce kapı açılmadaydı.
  • Kapı, gah pencere haline gelmede, gah nur halini almadaydı. Toprak, gah buğday oluyordu, gâh kile.
  • Gözlere pek köhne, pek kuru bir halde görünen gök; onun gözü önünde her an yeni bir surette yarılmadaydı.
  • Güzelim ruh, kalıptan kurtulunca insana takdir, böyle bir göz verir elbet.
  • Gayb âlemine ait yüz binlerce şey, gözünün önünde aşikâr oldu. Mahremlerin gözü neleri görüyorsa onun gözü de gördü. 4645
  • Kitaplarda okumuş olduğu şeyler, suretlere bürünüp gözüne görünmeye başladı.
  • O er, padişahın atının tozundan gözüne kadri yüce bir sürme çekmişti.
  • Böyle bir gül bahçesinde eteğini sürmede, her cüzü, daha yok mu diye naralar atmadaydı.
  • Yeşilliklerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe bir an içindir. Fakat akıldan meydana gelen gül bahçesi, daimî olarak yeşildir, güzeldir, hoştur.
  • Topraktan biten güller, mahvolur gider. Gönülde biten güller daimîdir ve ne hoştur! 4650
  • Bizim öğrendiğimiz o tatlı bilgiler, bil ki o gül bahçesinden bir, iki, üç demetten ibarettir.
  • Gül bahçesinin kapısını kendimize kapatmışızdır da onun için bu iki üç demete zebun olmuşuzdur.
  • Yazıklar olsun, öyle bir bahçenin anahtarları, ekmek yüzünden elimizden düşüp gidiyor.
  • Bir an olsa da seni ekmek derdinden kurtarsalar, o vakit de çarşafların etrafında dönüp dolaşmaya başlar, kadın sevdasına düşersin.
  • Derken birden iştahın açılır, dilek denizin dalgalanmaya başlar. O vakit de ekmekle ve kadınla dolu bir şehir gerek sana. 4655
  • Yılandın, galiba ejderha oldun. Bir başın vardı, şimdi yedi başın var!
  • Yedi başlı ejderha cehennemdir. Hırsın tanedir, cehennemse tuzak.
  • Tuzağı yırt, taneyi yak. Bu evin kapılarını aç.
  • Mademki ey erkek, yoksun, âşık değilsin; dağ gibi habersizce ses verip durursun.
  • Dal, kendiliğinden ses verir mi hiç? Ey inanılır adam, o ses, başkasının sesinin aksidir. 4660
  • Senin sözün de onun gibi işte; başkalarının sesinin aksi. Bütün işin gücün hep böyle aksine ve aykırı.