چون شود واقف به مکتب میدود ** جانش از رفتن شکفته میشود
Çocuk mektebe kıvrana, kıvrana gider. Çalışmasına karşılık hiçbir şey görmemiştir ki!
میرود کودک به مکتب پیچ پیچ ** چون ندید از مزد کار خویش هیچ
Fakat kesesine birkaç para gündelik kondu mu geceyi hırsız gibi uykusuz geçirir.
چون کند در کیسه دانگی دستمزد ** آنگهان بیخواب گردد شب چو دزد
Gayret et de ibadetinin karşılığı gelsin… Bak o zaman ibadet edenlere nasıl haset edersin.
جهد کن تا مزد طاعت در رسد ** بر مطیعان آنگهت آید حسد
Mukallitlere “Zorla gelin”, yaradılışı temiz kişilere de “İsteyerek gelin” denmiştir.4590
ائتیا کرها مقلد گشته را ** ائتیا طوعا صفا بسرشته را
Bu, Allah’ı bir maksat için sever, öbürünün dostluğunda hiçbir garez, hiçbir maksat yoktur.
این محب حق ز بهر علتی ** و آن دگر را بی غرض خود خلتی
Bu, dadısını sever ama süt için sever. Öbürünü ancak onu âşık olduğundan, o görünmeyen güzele gönül verdiğinden sever.
این محب دایه لیک از بهر شیر ** و آن دگر دل داده بهر این ستیر
Çocuk, dadının güzelliğini anlamaz ki… Onda sütten başka bir istek yoktur.
طفل را از حسن او آگاه نه ** غیر شیر او را ازو دلخواه نه
Öbürüyse zaten dadıya âşıktır... Bu sevgide muradı, maksadı ancak ona ulaşmaktır.
و آن دگر خود عاشق دایه بود ** بی غرض در عشق یکرایه بود
Şu halde Allah’tan bir şey umarak, Allah’tan korkarak sevenler, taklit defterinden ders okumaktadırlar.4595
پس محب حق باومید و بترس ** دفتر تقلید میخواند بدرس
Nerede Hakk’ı ancak hak için seven, garezlerden, maksatlardan ayrılmış âşık?
و آن محب حق ز بهر حق کجاست ** که ز اغراض و ز علتها جداست
Fakat ister öyle sevsin, ister böyle… Mademki Allah’ı diliyor, onu Hakk’a çeken yine Hakk’tır.
گر چنین و گر چنان چون طالبست ** جذب حق او را سوی حق جاذبست
Daima Allah’ın hayrına nail olayım diye Allah’ı seven de,
گر محب حق بود لغیره ** کی ینال دائما من خیره
Allah’tan başkasına gönül vermekten korkup ancak onu seven de.
یا محب حق بود لعینه ** لاسواه خائفا من بینه
Her ikisinin bu sevgisi, bu arayıp taraması da o âlemdendir… Bu gönül kaptırma, o dilberden. O güzelin güzelliğinden ileri gelmedir.4600
هر دو را این جست و جوها زان سریست ** این گرفتاری دل زان دلبریست
Sevgilinin; âşığı âşığın bilmediği, ummadığı, aklına bile gelmediği halde kendisine çekişi… Bu çekiş yüzünden âşık, daima sevgiliyi arayıp durmakla beraber korkuyla karışık bir ümitsizliğe düşer, başka bir eseri belirmez
جذب معشوق عاشق را من حیث لا یعمله العاشق و لا یرجوه و لا یخطر بباله و لا یظهر من ذلک الجذب اثر فی العاشق الا الخوف الممزوج بالیاس مع دوام الطلب
Şimdi şuraya geldik: Eğer Sadr-ı Cihan o âşıkı gizlice çekmese, dilemese, istemeseydi.
آمدیم اینجا که در صدر جهان ** گر نبودی جذب آن عاشق نهان
O âşık, ayrılığa tahammül edemeyecek bir hale gelir, ona kavuşmak için tekrar koşa koşa yollara düşer miydi?
ناشکیباکی بدی او از فراق ** کی دوان باز آمدی سوی وثاق
Sevgililerin meyli gizlidir, örtülüdür… Fakat âşığın meyli iki yüz davul zurnayla ilan edilir, o kadar meydandadır.
میل معشوقان نهانست و ستیر ** میل عاشق با دو صد طبل و نفیر
Burada ibret için bir hikâye söylemek var ama Buhara’lı âşık beklemekten âciz oldu.
یک حکایت هست اینجا ز اعتبار ** لیک عاجز شد بخاری ز انتظار
Sevgilisini arayıp duruyor, ölmeden kavuşsun, yüzünü görsün diye söylemekten vazgeçtik.4605
ترک آن کردیم کو در جست و جوست ** تاکه پیش از مرگ بیند روی دوست
Ölümden kurtulsun, kurtuluşa erişsin… Çünkü sevgiliyi görmek, Âbıhayat içmektir.
تا رهد از مرگ تا یابد نجات ** زانک دید دوستست آب حیات
Görülmesi, ölümü gidermeyen sevgili, sevgili değildir. Onun ne meyvesi vardır, ne yaprağı!
هر که دید او نباشد دفع مرگ ** دوست نبود که نه میوهستش نه برگ
Ey iştiyak çeken sarhoş, iş, o iştir ki sen o işteyken ölüm bile gelip çatsa sana hoş gelsin.
کار آن کارست ای مشتاق مست ** کاندر آن کار ار رسد مرگت خوشست
Delikanlı, iman doğruluğunun nişanesi, o sırada ölsen bile sana ölümün hoş gelmesidir.
شد نشان صدق ایمان ای جوان ** آنک آید خوش ترا مرگ اندر آن
Canım, imanın böyle değilse kâmil değildir demek… Yürü, dini tamamlamaya savaş!4610
گر نشد ایمان تو ای جان چنین ** نیست کامل رو بجو اکمال دین
Hangi işe girişirsin de o işte sana ölüm bile hoş gelirse sevdiğin iş, işte o iştir.
هر که اندر کار تو شد مرگدوست ** بر دل تو بی کراهت دوست اوست
Ölümün kötülüğümü gitti mi zaten artık o ölüm, değildir, ölümün bir suretidir, bir göçmeden ibarettir, o.
چون کراهت رفت آن خود مرگ نیست ** صورت مرگست و نقلان کردنیست
Ölümdeki kötülük gitti mi ölümde fayda var demektir. Gayri dosdoğru anlaşıldı ki ölüm geçti gitti!
چون کراهت رفت مردن نفع شد ** پس درست آید که مردن دفع شد
Sevgili dediğin bir Hak’tır, bir de Allah’ın “Sen benimsin, ben senin” dediği.
دوست حقست و کسی کش گفت او ** که توی آن من و من آن تو
Şimdi kulak ver de dinle: Aşk, âşığı liften örme ipliklerle bağlamış… Sürükleyip getirdi.4615
گوش دار اکنون که عاشق میرسد ** بسته عشق او را به حبل من مسد
Sadr-ı Cihan’nın yüzünü görür görmez sanki can kuşu, bedeninden uçup gitti.
چون بدید او چهرهی صدر جهان ** گوییا پریدش از تن مرغ جان
Bedeni kuru bir ağaç gibi kalakaldı… Tepesinden tırnağına kadar buz kesildi!
همچو چوب خشک افتاد آن تنش ** سرد شد از فرق جان تا ناخنش