English    Türkçe    فارسی   

4
2626-2675

  • Firavun, bunu bir de Haman'a söyleyeyim; padişaha vezirin reyini almak lâzımdır dedi.
  • Asiye dedi ki: Bu sırrı Haman'a söyleme. Kör kocakarı, doğanın kıymetini ne bilir?
  • Padişahın doğanıyla kocakarı
  • Bir akdoğanı kocakarının birine verirsen iyilik olsun diye pençelerindeki tırnakları keser!
  • Hâlbuki asıl iş gördüğü, avlandığı uzvu, tırnaklandır. Kör kocakarıcağız körcesine o tırnakları kesiverir!
  • Anan neredeymiş ki der, a ulu yavrum, tırnakların böyle uzamış senin? 2630
  • Kötü kocakarı, doğanın tırnağını, gagasını kanatlarını keser... Sevgi çağında işte bunları, yapar!
  • Doğanın önüne tutmaç kor da o, az yedi mi kızar, sevgiyi yırtar, atar!
  • Senin için böyle bir tutmaç pişirdim de sen ululuk gösteriyor, haddini bilmiyorsun ha!
  • Sen o eziyetlere, belâlara lâyıksın, devletin, ikbalin kadrini nerden bileceksin sen? der.
  • Tutmaç yemiyorsan bari al, bunu iç diye doğana tutmaç suyu verir. 2635
  • Hâlbuki doğan, tutmaç suyundan hoşlanmaz, içmez, kocakarı büsbütün kızar.
  • Kızgınlıkla o sıcak çorbayı doğanın başından aşağı döker, hayvanın başını yakar, kel eder!
  • Canı yanar, o teessürle gönüller parlatan padişahın lütfunu anarak ağlamaya başlar;
  • Padişahın çehresinden yüzlerce kemale nail olan o nazenin, o işveli gözlerinden yaşlar döker!
  • Mâzâgal basar sırrına nail olan gözleri o karganın açtığı yaralarla dolar, güzel göz, zaten kötü göz yüzünden dertlere, elemlere uğrar! 2640
  • Hâlbuki o öyle engin bir gözdür ki iki âlem bile ona bir kıl kadar görünmektedir.
  • Gözüne binlerce gökyüzü görünse kaynağın denizin yanında kayboluşu gibi kaybolur!
  • O göz, bu duygu âlemine ait şeylerden geçti mi gayb âlemini görür de bu kabiliyet yüzünden öpülür durur!
  • Zaten bir kulak bulamıyorum ki o güzel göze ait bir nükte söyleyeyim!
  • O gözden ulu ve kutlu yaşlar süzülse Cebrail, katrasını kapardı. 2645
  • O güzel gidişli dilber, müsaade ederse bu kaptığı katrayı kanadına, gagasına sürerdi!
  • Doğan der ki: Kocakarının kızgınlığı alevlendi ama kuvvetimi, nurumu, sabrımı ve ilmimi yakmadı ya!
  • Can doğanım, yüzlerce suret dokur, durur, deveyi yaralar, Salih'i değil!
  • Salih, ululukla bir nefes aldı, bir dua etti mi dağdan, o çeşit yüzlerce deve doğar!
  • Gönül der ki: Sus, aklını başına al... Yoksa gayret, varlık nescini çeker, yırtar! 2650
  • Fakat ne çare., padişahlık gururu, öğüt dinletmiyordu; nihayet öğüdü gönlünden koparıp attı.
  • Allah gayretinin yüzlerce gizli hilmi vardır... Yoksa bir anda yüzlerce cihanı yakardı!
  • Mutlaka Haman'la görüşüp danışmam lâzım... Ülke ona dayanmaktadır, ben onunla kuvvet, kudret bulmaktayım, dedi.
  • Mustafa'nın meşveret ettiği zat, Allah Sıddıkıydi. EbucehFe fikir veren Ebuleheb'di!
  • Cinsiyet, onu öyle bir çekti ki o nasihatler, kulağına bile giremedi. 2655
  • Her şey, kendi cinsinden olana yüzlerce kanatla uçar gider, ona ulaşma hayaliyle bağlarını yırtıp yürür!
  • Çocuğu, kayıp oluk üstüne giden ve tehlikeye düşen kadının, Allah yüzünü ululasın, Ali'ye gelerek çare araması
  • Murtaza'nın yanına bir kadın gelip dedi ki; Çocuğum, oluğun üstüne kaydı.
  • Çağırsam ele geçmez. Bıraksam düşüp helak olacağından korkuyorum.
  • Akıllı değil ki tehlikeden kurtul, yanıma gel diyeyim de anlasın.
  • Elle işaret etsem anlamaz, anlasa bile kötülük şu ki dinlemez! 2660
  • Mememi, südumu gösterdim ama benden gözünü, yüzünü çevirip duruyor!
  • Allah hakkı için ey ulular, siz, bu âlemde de âcizlerin ellerinden tutan, onlara yardım eden erlersiniz, o âlemde de!
  • Benim derdime tez bir derman bul ki gönlümün mey vasini kaybedeceğim diye yüreğim titremede!
  • Ali dedi ki: dama bir çocuk çıkar., çocuğun, kendi cinsini görünce,
  • Derhal oluktan dama gelir., cins, cinsine ebedî olarak âşıktır. 2665
  • Kadın öyle yaptı, çocuğu, o çocuğu görünce ona yüz tuttu;
  • Oluktan dama geldi. Her cins, kendi cinsinden olanları çeker, bunu böyle bil!
  • Çocuk, sürtüne sürtüne öbür çocuğun bulunduğu tarafa geldi ve aşağıya düşme tehlikesinden kurtuldu.
  • Peygamberler de, kullan oluktan kurtarmak için insan olarak gönderilmişlerdir.
  • Peygamber, ben de sizin gibi insanım... Kendi cinsinize gelin kaybolmayın buyurdu. 2670
  • Çünkü cinsiyetin acayip bir çekiciliği vardır, nerde birisini ve bir şeyi ariyan varsa onu aratan, o yana çeken cinsiyettir.
  • Isa ve İdris, meleklerle aynı cinstendiler; onun için gökyüzüne çıktılar.
  • Harut'la Marut'sa ten cinsindendiler; yücelerden aşağıya indiler.
  • Kâfirler, şeytanlarla aynı cinsindendir. Canları, şeytanların şakirdi olmuştur.
  • Şeytanlardan yüzbinlerce kötü huylar öğrenmişler, akıl ve gönül gözünü kapamışlardır. 2675