English    Türkçe    فارسی   

6
321-370

  • Tanesi meydandadır da tuzağı gizlidir. Önce onun sana nimet verişi hoş görünür ama sonu öyle değil!
  • Bu aldanış,yalnız o Hintli köleye ait değildir. Allah’nın koruduğu kişiden başka herkes,böyle bir aldanışa uğrar.
  • Ona ulaştın mı eyvahlar olsun sana. Nedamete düşer, ne kadar zarı zarı ağlarsın.
  • Fakat beylik, vezirlik ve padişahlık adı, hakikatte ölümdür, derttir, can vermedir.
  • Kul ol da yeryüzünde at gibi yürü. Cenaze gibi kimsenin boynuna binme.
  • Allah nimetine küfranda bulunan, ister ki herkes, kendisini yüklesin de ölüyü mezara götürür gibi götürsünler. 325
  • Rüyada kimi tabuta binmiş, götürülüyor görürsen yüce mertebeli büyük mevkili bir adam olur.
  • Çünkü o tabut, halkın boynuna bir yüktür. Bu büyükler de halkın boynuna yük korlar, yük olurlar.
  • Yükünü herkese yükleme, kendine yükle. Baş olmayı az iste, yoksulluk daha iyidir.
  • Halkın boynuna binme de ayaklarına nikris illeti gelmesin.
  • Sonunda iki elinle bu biniciliğin alnını karışlarsın, fakat şimdi bir şehre benzemedesin. Şehre benziyorsun ama hakikatte bir yıkık köysün sen! 330
  • Şimdi bir şehir görünürken varlığından bez de pılını pırtını yıkık yerde çözme.
  • Şimdi yüzlerce bağa, bahçeye sahipken vazgeç varlıktan da âciz ve yıkık yere tapar bir hale gelmeyesin.
  • Peygamber, Allah’dan cenneti istiyorsan kimseden bir şey isteme.
  • Kimseden bir şey istemezsen ben kefilim, cennete de girersin, Allahya da ulaşırsın dedi.
  • Bunu duyan sahabe de şu kefillik yüzünden öyle ayarı tam bir hale geldi ki bir gün ata binmiş, bir yere gidiyordu. 335
  • Elinden kamçısı düştü. Attan inip kendisi aldı, kimseden istemedi.
  • Çünkü Allah, bir şey verdi mi iyidir, kimseye kötü bir şey vermez. O, bilir ve adamın dileğini insan istemeden verir.
  • Fakat Allah emri ile dilersen caizdir. Çünkü o çeşit istek, peygamberlerin yoludur.
  • Sevgili emredince kötü kalmaz. Küfür onun için olursa iman kesilir.
  • Onun emri ile olan kötülük, bütün âlem iyiliklerinden üstündür. 340
  • Sedefin kabuğu paralanırsa ilenme, onda yüz binlerce inci vardır.
  • Bu sözün sonu gelmez, dön de padişaha gel. Doğan kuşuna benze.
  • Halis altın gibi dükkâna çık da ilenmeden, kınamadan kurtul.
  • Bir suret, gönüle girdi mi insan, sonunda nedamete düşer, o suretten bezer.
  • Sonunda herkes, kapıldığı suretten tövbe eder, fakat yine unutuş gelir, onu o yana çeker. 345
  • Pervane gibi uzaktan o ateşi nur görür, yükünü o tarafa çeker.
  • Fakat geldi mi kanadı yanıp kaçar. Kaçar ama çocuklar gibi yine gelir, yaraya tuz eker.
  • Yine zanna, tamaha düşer, derhal kendisini o ateşe atar.
  • Yine yanar, sıçrar. Fakat yine gönlündeki hırs, kendisine yandığını unutturur, sarhoş eder.
  • Hintli köle gibi bezdi de o işten vazgeçti mi işte o zaman yanmaktan kurtulur. 350
  • Ey geceleri aydınlatan ay gibi yüzü parlak güzel, ey konuşup görüşmesine aldananı yakan yalancı, der.
  • Fakat yine tövbe ve sızlanma, hatırından çıkar. Çünkü Allah, yalancıların düzenini zayıf bir hale getirir, bozar gider.
  • “Savaş ateşini yaktılar mı Allah söndürür” âyetinin herkese ait oluşu
  • Onlar, savaş ateşini yaktılar mı Allah, onların ateşini tamamiyle söndürür.
  • İnsan azmeder der ki: Gönül, orada durma. Fakat yine unutur, çünkü azim ehli değildir ki.
  • Doğruluk tohumunu ekmemiş olduğundan Allah, ona o unutkanlığı verir. 355
  • Gönül çakmağını çakmak ister ama Allah, o kıvılcımı söndürüverir.
  • Bunu anlatan bir hikâye
  • Bir adam, geceleyin bir ayak pıtırtısı işitti. Mumu yakmak için çakmağı kavradı.
  • Hırsız gelip adamın önüne oturdu, kav ateş aldıkça söndürmeye başladı.
  • Kav ateş almasın diye boyuna kavı, yandıkça parmağı ile söndürüyordu.
  • Adam, kavı kendi kendine sönüyor sanmakta, hırsızın söndürdüğünü görmemekteydi. 360
  • Tuhaf şey dedi, bu kav, ıslak olmalı ki ateşlenirken hemen sönmede.
  • Pek karanlık olduğundan önünde oturan ve ateşi söndüren hırsızı göremiyordu.
  • Senin de gönlünde böyle bir ateş söndüren var da kâfir gözün, körlüğünden görmüyor.
  • Bilen duyan gönül, nasıl olur da dönen şeyi bir döndüren var, bunu bilmez?
  • Nasıl olur da kendi kendine geceyle gündüz, sahipsiz olarak nasıl gelir, nasıl gider demezsin? 365
  • A aşağılık kişi, aklın aldığı şeylerin etrafında döner dolaşırsın ha... Bir de gel de şu akılsızlığını gör!
  • Evi bir yapanın olması mı daha akla uygundur, yapıcısı olmayan kendi kendine yapılmış bir ev mi, a aklı kıt?
  • Yazıyı bir yazanın olması mı daha akla uyar, yoksa olmaması mı ey oğul?
  • Cim harfine benzeyen kulak, aynaya benzeyen göz, mime benzeyen ağız, nasıl olur da yazan olmadan yazılır, meydana gelir a kınanmaya değer adam?
  • Aydın bir mum, yakmayan oldukça mı bulunur, yoksa bilen bir yakıcı olunca mı? 370