-
آتشی زد شب به کشت دیگران ** باد آتش را به کشت او بران
- Gece vakti başkalarının ekinini ateşlemek istedi, fakat yel, ateşi kendi ekinine sürdü.
-
چشم بندی بود لعنت دیو را ** تا زیان خصم دید آن ریو را
- Lânet, Şeytana bir gözbağı oldu, bu yüzden hileyi düşmanı olan Âdem’e ziyan sandı.
-
لعنت این باشد که کژبینش کند ** حاسد و خود بین و پر کینش کند
- Lânet dediğin de işte insanı böyle ters görüşlü yapar. Hasetçi, kendini görür, beğenir, kindar bir hale gelir.
-
تا نداند که هر آن که کرد بد ** عاقبت باز آید و بر وی زند
- Nihayet kötülüğün, sonunda dönüp kötülükte bulunana geleceğini, ona ziyan vereceğini anlamaz.
-
جمله فرزین بندها بیند بعکس ** مات بر وی گردد و نقصان و وکس 2515
- Kendisini mat edecek şeylerin hepsini aksine görür. Hâlbuki mat olan kendisidir, kendisi ziyan eder!
-
ز انکه گر او هیچ بیند خویش را ** مهلک و ناسور بیند ریش را
- Çünkü kendisi bir hiçten ibaret olduğunu görse, yarasının öldürücü ve şiddetli olduğunu bilse,
-
درد خیزد زین چنین دیدن درون ** درد او را از حجاب آرد برون
- Böyle görüş, böyle biliş, adamın gönlünü dertlendirir. Dert de onu hicaptan çıkarırdı.
-
تا نگیرد مادران را درد زه ** طفل در زادن نیابد هیچ ره
- Anaları doğum ağrısı tutmasa çocuk doğmaya hiçbir yol bulamaz.
-
این امانت در دل و دل حامله ست ** این نصیحتها مثال قابله ست
- Bu emanet gönüldedir, gönülde gebe. Bu nasihatlerse ebeye benzer.
-
قابله گوید که زن را درد نیست ** درد باید درد کودک را رهی است 2520
- Ebe “Kadının ağrısı yok, ağrı lâzım, ağrı çocuğa yoldur” der.