-
قشرها بر روی این آب روان ** از ثمار باغ غیبی شد دوان
- Bu kadar suyun üstünde görünen kabuklar, gayp bağı meyvelerinin kabuklarıdır.
-
قشرها را مغز اندر باغ جو ** ز انکه آب از باغ میآید به جو
- Bu kabukların içini suda ara. Çünkü su ırmağa bağdan kaynamakta, bağdan gelmektedir.
-
گر نبینی رفتن آب حیات ** بنگر اندر جوی و این سیر نبات
- Âbıhayatın akışını görmüyorsan ırmağın üstündeki dalların, yaprakların, çerçöpün akışına bak.
-
آب چون انبهتر آید در گذر ** زو کند قشر صور زوتر گذر 3300
- Su, yeğin akarsa üstündeki kabuklar ve çerçöp de daha çabuk sürüklenip gider.
-
چون به غایت تیز شد این جو روان ** غم نپاید در ضمیر عارفان
- Bu feyiz şiddetle zuhur etti mi gayri ariflerin gönüllerine gam gelmez, o gönüllerde elem eğleşmez olur.
-
چون به غایت ممتلی بود و شتاب ** پس نگنجید اندر او الا که آب
- Nitekim ırmak da, dopdolu olur, pek hızlı akarsa üstünde çerçöp eğlenmez!
-
طعنه زدن بیگانه ای در شیخ و جواب گفتن مرید شیخ او را
- Halden bigâne birisinin bir şeyhi kınaması ve müridin şeyhe cevap vermesi
-
آن یکی یک شیخ را تهمت نهاد ** کاو بد است و نیست بر راه رشاد
- Birisi, şeyhin birini “Kötü adam, doğru yolda değil.
-
شارب خمر است و سالوس و خبیث ** مر مریدان را کجا باشد مغیث
- Şarap içiyor, mürai ve pis herif. Böyle adam nereden müritlerin imdadına yetişecek?” diye kınadı.
-
آن یکی گفتش ادب را هوش دار ** خرد نبود این چنین ظن بر کبار 3305
- Başka biri de ona dedi ki “Edebe riayet et. Büyükler hakkında böyle zanda bulunmak yaraşmaz.
-
دور از او و دور از آن اوصاف او ** که ز سیلی تیره گردد صاف او
- Onun sâf seli, bulanıversin, bu ondan ve onun sıfatlarından ne kadar uzak!