-
چون رسد آن جا ببیند گرگ و شیر ** عمر ضایع راه دور و روز دیر
- Çağrılan kişi, oraya varınca bir de bakar ki karşısında kurt, aslan. Ömrü zayi olmuş, yol uzun, gün de geçiyor.!
-
چون بود آن بانگ غول آخر بگو ** مال خواهم جاه خواهم و آبرو
- Ey iyi huylu kişi, gulyabani sesi nasıldır? “Mal isterim, mevki isterim, şeref, isterim!” işte böyle.
-
از درون خویش این آوازها ** منع کن تا کشف گردد رازها
- İçimden bu sesleri menet de sırlar keşfedilsin.
-
ذکر حق کن بانگ غولان را بسوز ** چشم نرگس را از این کرکس بدوز
- Allah’ı an da gulyabanilerin seslerini mahvet. Nergis gibi olan gözünü bu gergese karşı kapa.
-
صبح کاذب را ز صادق واشناس ** رنگ می را باز دان از رنگ کاس 755
- Subhu sadıkı, subhu kâzipten, şarabın rengini kadehin renginden ayırt et ki.
-
تا بود کز دیدهگان هفت رنگ ** دیدهای پیدا کند صبر و درنگ
- Bu sabır ve sebatla şu yedi renkli zahiri gözden başka bir göz elde edersin.
-
رنگها بینی بجز این رنگها ** گوهران بینی به جای سنگها
- O gözle bu renklerden başka renkler, taşlar yerine mücevherler görürsün.
-
گوهر چه بلکه دریایی شوی ** آفتاب چرخ پیمایی شوی
- Hatta gevher nedir ki? Sen, kendin bir deniz olur, göklerde seyreden bir güneş kesilirsin.
-
کار کن در کارگه باشد نهان ** تو برو در کارگه بینش عیان
- İş sahibi, iş yurdunda gizlidir. Yürü, onu ancak iş yurdunda apaçık görürsün.
-
کار چون بر کار کن پرده تنید ** خارج آن کار نتوانیش دید 760
- Mademki iş, sahibine bir hicap olmuştur? Şu halde onu işinden başka bir yerde göremezsin.