-
از وی این دنیای خوش بر تست تنگ ** از پی او با حق و با خلق جنگ
- Onun yüzünden bu güzel dünya sana dar geliyor. Onun yüzünden Allah ile de savaşıyorsun, halkla da.
-
نفس کشتی باز رستی ز اعتذار ** کس ترا دشمن نماند در دیار 785
- Nefsini öldürürsen özür serdetmeden kurtulursun, ülkede hiçbir düşmanın olmaz.
-
گر شکال آرد کسی بر گفت ما ** از برای انبیا و اولیا
- Bir kimse peygamberlerle velileri düşünüp sözümüzden şüpheye düşer.
-
کانبیا را نه که نفس کشته بود ** پس چراشان دشمنان بود و حسود
- “Peygamberlerin nefisleri helâk olmamış mıydı? Onların neden düşmanları vardı, onlara niye haset ediyorlardı?” derse,
-
گوش کن تو ای طلبکار صواب ** بشنو این اشکال و شبهت را جواب
- Ey doğru söz arayan, kulağını aç! Bu şüpheye, bu tereddüde vereceğimiz cevap şu:
-
دشمن خود بودهاند آن منکران ** زخم بر خود میزدند ایشان چنان
- O münkirler, kendilerinin düşmanlarıydı; onlar kendilerini yaralıyorlardı.
-
دشمن آن باشد که قصد جان کند ** دشمن آن نبود که خود جان میکند 790
- Düşman, ona derler ki cana kastetsin. Kendi kendisine can çekişene düşman demezler.
-
نیست خفاشک عدوی آفتاب ** او عدوی خویش آمد در حجاب
- Yarasacağız, güneşin düşmanı değildir, hicaba girmiş, kendi kendisine düşman olmuştur.
-
تابش خورشید او را میکشد ** رنج او خورشید هرگز کی کشد
- Güneşin ziyası onu öldürür; fakat güneş, yarasanın zahmetini hiç çeker mi, yarasa güneşe bir kötülükte bulunabilir mi?
-
دشمن آن باشد کز او آید عذاب ** مانع آید لعل را از آفتاب
- Düşman, ona derler ki ondan bir azap, bir eziyet gelsin; kabiliyeti olan taşın güneş tesiriyle lâl olmasına mümanaat etsin!