English    Türkçe    فارسی   

2
99-108

  • دیده‏ی تو چون دلم را دیده شد ** این دل نادیده غرق دیده شد
  • Gönlüm, gözünü görünce o görmemiş göz yok oldu; gönlüm gözün ta kendisi kesildi.
  • آینه‏ی کلی ترا دیدم ابد ** دیدم اندر چشم تو من نقش خود 100
  • Seni ebedî olarak küllî bir ayna gördüm. Gözünden kendi suretimi müşahede ettim.
  • گفتم آخر خویش را من یافتم ** در دو چشمش راه روشن یافتم‏
  • Nihayet ben, beni buldum, iki gözünde aydın bir yol gördüm, dedim
  • گفت وهمم کان خیال تست هان ** ذات خود را از خیال خود بدان‏
  • Vehmin; kendine gel, o senin hayalindir. Kendini hayalinden ayırt et dedi.
  • نقش من از چشم تو آواز داد ** که منم تو تو منی در اتحاد
  • Suretim gözünden seslendi: Birlikte ben senim, sen de bensin.
  • کاندر این چشم منیر بی‏زوال ** از حقایق راه کی یابد خیال‏
  • Hayal bu zevali olmayan aydın gözdeki hakikatlerden nasıl yol bulur da girer?
  • در دو چشم غیر من تو نقش خود ** گر ببینی آن خیالی دان و رد 105
  • Suretini, benden başkasının gözlerinden görürsen onu hayal bil, onu reddet!
  • ز آن که سرمه‏ی نیستی در می‏کشد ** باده از تصویر شیطان می‏چشد
  • Çünkü benden başkası, gözüne yokluk sürmesi çekmekte hakikatte yok olan şeylerle gözünü sürmelemekte… Şarabı, Şeytanının tasvirinden tatmaktadır.
  • چشمشان خانه‏ی خیال است و عدم ** نیستها را هست بیند لاجرم‏
  • Onun gözü hayal ve yokluk evidir. Hulâsa o, yokları var görür.
  • چشم من چون سرمه دید از ذو الجلال ** خانه‏ی هستی است نه خانه‏ی خیال‏
  • Benim gözüme ululuk sahibi Allah’ın sürmesiyle sürmelenmiştir. Varlık evidir, hayal evi değil.