-
سر کشد گوش محمد در سخن ** کش بگوید در نبی حق هو اذن
- Muhammed’in kulağı, sözlerin iç yüzünü duyar. Allah, ona Kuran da “ Kulağın ta kendisi” der.
-
سر به سر گوشست و چشم است این نبی ** تازه زو ما مرضعست او ما صبی
- Bu peygamber baştanbaşa kulaktır, gözdür. Onun merhameti sütninedir, biz de onun süt emer çocuklarıyız.
-
این سخن پایان ندارد باز ران ** سوی اهل پیل و بر آغاز ران
- Bu sözün sonu gelmez. Sen yine o fil hikâyesine dön, yine o hikâyeye başla da onu anlat.
-
بقیهی قصهی متعرضان پیلبچگان
- Fil yavrularına dokunanlar hikâyesinin sonu
-
هر دهان را پیل بویی میکند ** گرد معدهی هر بشر بر میتند 105
- Fil onların her birinin ağızlarını koklamakta… Hepsinin midelerinin etrafın da dönüp dolaşmakta.
-
تا کجا یابد کباب پور خویش ** تا نماید انتقام و زور خویش
- Yavrusunu kim kebap edip yemişse, bularak öç almağa, kuvvetini göstermeye çalışmaktaydı.
-
گوشتهای بندگان حق خوری ** غیبت ایشان کنی کیفر بری
- Sen de Allah kullarının etlerini yemekte, onların aleyhinde bulunup günah kazanmaktasın.
-
هان که بویای دهانتان خالقست ** کی برد جان غیر آن کو صادقست
- Kendinize gelin, sizin ağzınızı koklayan da Allah’tır. Doğrudan başka kim canını kurtarabilir?
-
وای آن افسوسیی کش بویگیر ** باشد اندر گور منکر یا نکیر
- Bir adamın kabirde ağzını koklayan Münkir yahut Nekir olursa yazıklar olsun o acımağa değer kişiye!
-
نه دهان دزدیدن امکان زان مهان ** نه دهان خوش کردن از دارودهان 110
- O ulu meleklerden ne ağzını gizlemeye imkân var, ne güzel kokularla iyi bir hale getirmeye çare.
-
آب و روغن نیست مر روپوش را ** راه حیلت نیست عقل و هوش را
- Mezara girene, onlara yaltaklanmak mümkün değil; akıl, fikir için hileye sapmaya yol yok!