-
کوه و مرغان همرسایل با دمش ** هردو اندر وقت دعوت محرمش
- Sesine dağlar da ses veriyor, kuşlarda. Onun davetine ikisi de mahrem.
-
این و صد چندین مرورا معجزات ** نور رویش بی جهان و در جهات
- Onun, bunun gibi ve daha buna benzer yüzlerce mucizeleri var. Yüzünün nuru, cihetlere sığmıyor, bütün cihetleri de kaplamış.
-
با همه تمکین خدا روزی او ** کرده باشد بسته اندر جست و جو 1475
- Bunca yücelikle beraber Allah, onun bile rızkını çalışmadan vermiyor. Rızıklanması çalışmasına bağlı.
-
بی زرهبافی و رنجی روزیش ** مینیاید با همه پیروزیش
- Bunca yüceliğine rağmen zırh yapmadıkça, zahmet çekmedikçe rızkı gelmiyor.
-
این چنین مخذول واپس ماندهای ** خانه کنده دون و گردونراندهای
- Hâlbuki sen böyle bayağı ve perişan bir halde kalmış, evinin bucağına kapanmış, felekzede olmuş gitmişsin.
-
این چنین مدبر همی خواهد که زود ** بی تجارت پر کند دامن ز سود
- Hâlbuki bu adam bunca tersliği ile bunca adiliği ile beraber hemencecik, ticaretsiz eteğini kârla doldurmayı istemekte.
-
این چنین گیجی بیامد در میان ** که بر آیم بر فلک بی نردبان
- Bu çeşit ahmak bir herif ortaya çıkmışta gökyüzüne merdivensiz çıkayım diyor.”
-
این همیگفتش بتسخر رو بگیر ** که رسیدت روزی و آمد بشیر 1480
- Birisi alaya alıp “Haydi yürü, rızkın ulaştı, müjdeci geldi” demekte,
-
و آن همی خندید ما را هم بده ** زانچ یابی هدیهای سالار ده
- Öbürü gülüp “Sana gelenden bize de hediye ver” diye alay etmekteydi.
-
او ازین تشنیع مردم وین فسوس ** کم نمیکرد از دعا و چاپلوس
- O ise halkın bu kınamasına, bu alayına hiç aldırış etmez duayı niyazı azaltmazdı bile.