-
گفت اگر اسمی شود غیب از ولی ** آن ز استغراق دان نه از جاهلی
- İçlerinden biri “Velî, bir adı bilmezse bil ki bu istiğraktan ileri gelen bir şeydir, cahillikten değil” dedi.
-
بعد از آن گفتند ما را آرزوست ** اقتدا کردن به تو ای پاک دوست
- Ondan sonra bana “Ey temiz dost, biz namazda sana uymak istiyoruz” dediler.
-
گفتم آری لیک یک ساعت که من ** مشکلاتی دارم از دور زمن 2065
- Peki dedim, fakat bir an müsaade edin zamanın devrine ait müşküllerim var.
-
تا شود آن حل به صحبتهای پاک ** که به صحبت روید انگوری ز خاک
- Temiz sohbetinizle o müşküller hal olsun. Topraktan üzüm bile sohbetle biter.
-
دانهی پرمغز با خاک دژم ** خلوتی و صحبتی کرد از کرم
- İçi dolu olan tane kara toprağa ulaşır, toprakta halvet eder, toprakta sohbet eder,
-
خویشتن در خاک کلی محو کرد ** تا نماندش رنگ و بو و سرخ و زرد
- Kendisini toprakta tamamıyla mahveder; nihayet ne sarı, ne kırmızı rengi kalır, kokusu da mahvolur da,
-
از پس آن محو قبض او نماند ** پرگشاد و بسط شد مرکب براند
- Tamamıyla mahvolur kabza eriştikten sonra kol kanat açar, basta erişir, atını sürmeye başlar.
-
پیش اصل خویش چون بیخویش شد ** رفت صورت جلوهی معنیش شد 2070
- Aslının önünde varlığından geçince suret ortadan gider, manası cilvelenir.
-
سر چنین کردند هین فرمان تراست ** تف دل از سر چنین کردن بخاست
- Hüküm senin diye baş eğdiler. Onların bu baş eğmelerinden öyle hararetlendim, gönlümden öyle bir ateş çıktı ki!
-
ساعتی با آن گروه مجتبی ** چون مراقب گشتم و از خود جدا
- Bir zaman o seçilmiş kişilerle murakabeye daldım, kendimden geçtim.