English    Türkçe    فارسی   

3
2794-2803

  • این مثالت را چو زاغ و بوم دان ** که ازیشان پست شد صد خاندان
  • Sen bu getirdiğin misali kuzgun ve baykuş bil… Onların yüzünden yüzlerce ev bark yıkıldı, yerle yeksan oldu!
  • مثلها زدن قوم نوح باستهزا در زمان کشتی ساختن
  • Nuh, gemi yaparken kavminin misaller getirerek alay etmesi
  • نوح اندر بادیه کشتی بساخت ** صد مثل‌گو از پی تسخیر بتاخت 2795
  • Nuh ovada gemi yaparken yüzlerce kişi başına üşüşüp misal getirerek alaya kalkıştılar.
  • در بیابانی که چاه آب نیست ** می‌کند کشتی چه نادان و ابلهیست
  • “Kuyu bile bulunmayan bir ovada gemi yapıyor, bu ne bilgisiz aptal!” dediler.
  • آن یکی می‌گفت ای کشتی بتاز ** و آن یکی می‌گفت پرش هم بساز
  • Biri diyordu ki. “Gemi, hadi yürü koş!” Öbürü diyordu ki: “Bu gemiye bir de kanat tak!”
  • او همی‌گفت این به فرمان خداست ** این بچربکها نخواهد گشت کاست
  • Nuh da “Ben, bunu Allah emriyle yapıyorum, bu alaylarla işime kesat gelmez” demekteydi.
  • حکایت آن دزد کی پرسیدند چه می‌کنی نیم‌شب در بن این دیوار گفت دهل می‌زنم
  • Bir hırsıza "Gece yarısı bu duvar dibinde ne yapıyorsun?" demeleri, hırsızın "davul çalıyorum" demesi
  • این مثل بشنو که شب دزدی عنید ** در بن دیوار حفره می‌برید
  • Şu hikâyeyi dinle de bak! Hırsızlığa alışmış herifin biri bir gece bir duvarın dibini delmekteydi.
  • نیم‌بیداری که او رنجور بود ** طقطق آهسته‌اش را می‌شنود 2800
  • Hasta ev sahibi, gece yarısı yavaş, yavaş bir tak taktır duydu.
  • رفت بر بام و فرو آویخت سر ** گفت او را در چه کاری ای پدر
  • Dama çıkıp aşağıya eğildi, hırsızı görüp “Baba, ne yapıyorsun?
  • خیر باشد نیمشب چه می‌کنی ** تو کیی گفتا دهل‌زن ای سنی
  • Hayırdır, inşallah… Gece yarısı ne ediyorsun, kim sen” dedi. Hırsız “Davulcuyum azizim” diye cevap verdi.
  • در چه کاری گفت می‌کوبم دهل ** گفت کو بانگ دهل ای بوسبل
  • Adam “Peki, burada ne yapıyorsun?” deyince hırsız “Davul çalıyorum” dedi. Ev sahibi dedi ki: “Be adam, davul sesi hani?”