نور حق را کس نجوید زاد و بود ** خلعت حق را چه حاجت تار و پود
Hak nurunun kimden doğduğunu, nasıl vücut bulduğunu kimse aramaz. Allah halkının nescini arayıp sormaya ne lüzum var?
کمترین خلعت که بدهد در ثواب ** بر فزاید بر طراز آفتاب1040
Allah’ın sevap karşılığı olarak verdiği en bayağı hil’at bile güneş ziyasından daha parlak, daha üstündür!
بقیهی قصهی دعوت رحمت بلقیس را
Belkıs’ı rahmete çağırma hikâyesinin arta kalanı
خیز بلقیسا بیا و ملک بین ** بر لب دریای یزدان در بچین
Kalk ey Belkıs, gel de devleti, saltanatı gör... Allah denizi kıyısında inciler topla!
خواهرانت ساکن چرخ سنی ** تو بمرداری چه سلطانی کنی
Kız kardeşlerin, yüce göklerde oturuyor... Sen neden murdar bir şeye padişahlık eder durursun?
خواهرانت را ز بخششهای راد ** هیچ میدانی که آن سلطان چه داد
O padişahın, kız kardeşlerine yüce ve bol bahşişlerden neler verdiğini hiç bilir misin?
تو ز شادی چون گرفتی طبلزن ** که منم شاه و رئیس گولحن
Hâlbuki sen neş’e ile “Külhanın padişahı ve başbuğu benim” diye davul dövmedesin!
مثل قانع شدن آدمی به دنیا و حرص او در طلب دنیا و غفلت او از دولت روحانیان کی ابنای جنس ویاند و نعرهزنان کی یا لیت قومی یعلمون
İnsanın dünyaya kâni olup hırsla dünyayı dilemesi ve kendi cinsinden olan ruhaniler “Ne olurdu, kavmimiz halimizi bilse” diye bağırıp dururken onların devletinden gafil olması
آن سگی در کو گدای کور دید ** حمله میآورد و دلقش میدرید1045
Hani bir köpek, çukur içinde kör dilenciyi gördü de saldırdı, hırkasını yırttıydı ya!
گفتهایم این را ولی باری دگر ** شد مکرر بهر تاکید خبر
Bunu söyledik ama tenkit için bir kere daha söylüyoruz.
کور گفتش آخر آن یاران تو ** بر کهند این دم شکاری صیدجو
Kör dedi ki: Senin dostların şimdi dağlarda av arıyorlar...
قوم تو در کوه میگیرند گور ** در میان کوی میگیری تو کور
Hısımların dağda yaban eşeği avlıyorlar... Sense köy ortasında kör tutuyorsun!