English    Türkçe    فارسی   

4
236-245

  • هشت سالت زان نپرسیدم به هیچ ** که پرت دیدم ز جهل پیچ پیچ
  • Onun için sekiz yıldır hiç seni sormadım... Çünkü seni bilgisizlikle kat kat dolu gördüm ben.
  • خود چه پرسم آنک او باشد بتون ** که تو چونی چون بود او سرنگون
  • Külhandaki adama nasılsın diye neye sorayım? Nasıl olacak; baş aşağı bir halde işte!
  • مثال دنیا چون گولخن و تقوی چون حمام
  • Dünya külhana benzer, takva da hamama
  • شهوت دنیا مثال گلخنست ** که ازو حمام تقوی روشنست
  • Dünya şehveti, külhana benzer. Takva hamamı da onunla aydınlanır.
  • لیک قسم متقی زین تون صفاست ** زانک در گرمابه است و در نقاست
  • Fakat takva sahipleri bu külhanda safa ve zevk içindedirler... Çünkü onlar, hamama girmiş, yunup arınmışlardır.
  • اغنیا ماننده‌ی سرگین‌کشان ** بهر آتش کردن گرمابه‌بان 240
  • Zenginlerse hamamdakileri ısıtmak için tezek taşıyanlara benzerler.
  • اندریشان حرص بنهاده خدا ** تا بود گرمابه گرم و با نوا
  • Allah, hamam ısınsın, tavlansın diye onlara bir hırs vermiştir.
  • ترک این تون گوی و در گرمابه ران ** ترک تون را عین آن گرمابه دان
  • Bu külhandan vazgeç de hamama git... Külhanı terk etmek, bil ki hamama girmenin ta kendisidir.
  • هر که در تونست او چون خادمست ** مر ورا که صابرست و حازمست
  • Külhanda kalan dünya şehvetine sabreden, dünyadan el etek çeken kişiye hizmetçi mesabesindedir.
  • هر که در حمام شد سیمای او ** هست پیدا بر رخ زیبای او
  • Hamamda olan, yüzünden, yüzünün temizliğinden, güzelliğinden anlaşılır.
  • تونیان را نیز سیما آشکار ** از لباس و از دخان و از غبار 245
  • Külhandakiler de yüzlerindeki ve elbiselerindeki duman, is ve tozdan belli olurlar.