English    Türkçe    فارسی   

4
747-756

  • عاقلی گفتش که بگذار ای فتی ** جوزها خود تشنگی آرد ترا
  • Bir akıllı adam, bunu görüp dedi ki: Yiğidim bu cevizler, seni susatır!
  • بیشتر در آب می‌افتد ثمر ** آب در پستیست از تو دور در
  • Suya bir hayli ceviz düşüyor ama su derinde... Senden uzakta!
  • تا تو از بالا فرو آیی به زور ** آب جویش برده باشد تا به دور
  • Sen, yukarıdan aşağıya zahmetlerle ininceye kadar su da onları daha uzağa götürecek!
  • گفت قصدم زین فشاندن جوز نیست ** تیزتر بنگر برین ظاهر مه‌ایست 750
  • Adam dedi ki: Benim bu ağaç silkelemeden maksadım ceviz toplamak değil... Görünüşe bakma da maksadıma iyi dikkat et!
  • قصد من آنست که آید بانگ آب ** هم ببینم بر سر آب این حباب
  • Benim maksadım suyun sesini işitmek ve suda hâsıl olan şu habbeleri görmektir.
  • تشنه را خود شغل چه بود در جهان ** گرد پای حوض گشتن جاودان
  • Âlemde susuzun, daima havuzun çevresinde dönüp dolaşmaktan başka ne işi var?
  • گرد جو و گرد آب و بانگ آب ** هم‌چو حاجی طایف کعبه‌ی صواب
  • Hacının Kâbe’nin çevresini tavaf etmesi gibi o da ırmağın, suyun çevresinde dolanır, suyun sesini dinler durur!
  • هم‌چنان مقصود من زین مثنوی ** ای ضیاء الحق حسام‌الدین توی
  • İşte ey halk ziyası Hüsameddin, o susuzun maksadı gibi benim de bu Mesnevi’den maksadım sensin.
  • مثنوی اندر فروع و در اصول ** جمله آن تست کردستی قبول 755
  • Mesnevi, ferileri bakımından da, asılları bakımından da tamamı ile senindir... onu sen kabul etmişsindir.
  • در قبول آرند شاهان نیک و بد ** چون قبول آرند نبود بیش رد
  • Padişahlar, iyiyi de kabul ederler, kötüyü de... Bir şeyi kabul ettiler mi artık reddetmezler.