-
گفت قاضی صوفیا خیره مشو ** یک مثالی در بیان این شنو
- Kadı dedi ki: Ey sofi, şaşırma. Bunu bir örnekle anlatacağım dinle!
-
همچنانک بیقراری عاشقان ** حاصل آمد از قرار دلستان
- Âşıkların kararsızlığı da sevgilinin karar ve sebatından ileri gelir.
-
او چو که در ناز ثابت آمده ** عاشقان چون برگها لرزان شده 1615
- O dağ gibi nazlanıp durur, âşıklar da yapraklar gibi titrerler.
-
خندهی او گریهها انگیخته ** آب رویش آب روها ریخته
- Onun gülüşü ağlamalar koparır, yüzünün suyu yüz sularını yerlere döker.
-
این همه چون و چگونه چون زبد ** بر سر دریای بیچون میطپد
- Bütün bu keyfiyetler, köpük gibi denizin üstünde oynar durur.
-
ضد و ندش نیست در ذات و عمل ** زان بپوشیدند هستیها حلل
- Fakat denizin zatında da bir zıttı, bir ortağı benzeri yoktur, işinde de. Varlıklar, varlık libaslarını ondan giyerler.
-
ضد ضد را بود و هستی کی دهد ** بلک ازو بگریزد و بیرون جهد
- Zıt, kendisine zıt olan şeye nasıl olur da varlık verir? Onu yaratması şöyle dursun belki ondan kaçar, uzaklaşır.
-
ند چه بود مثل مثل نیک و بد ** مثل مثل خویشتن را کی کند 1620
- Eş ne demektir? Misil demektir, iyinin kötünün misli. Misil kendisine misil yaratır mı hiç?
-
چونک دو مثل آمدند ای متقی ** این چه اولیتر از آن در خالقی
- Ey Allahdan korkup çekinen, Allah, birbirine benzer, birbirinin misli iki varlık olsa yaratıcılıkta bu, neden öbürüne üstün olsun yani?
-
بر شمار برگ بستان ند و ضد ** چون کفی بر بحر بیضدست و ند
- Bir bahçedeki yapraklar kadar birbirine eş ve zıt varlık olsa onlar, yine zıttı ve eşi olmayan denizin köpüklerine benzerler.