-
آنک تن را جان دهد تا حی شود ** گر نمیراند زیانش کی شود
- Bedene can verip dirilten, dirilttiğini öldürmezse ziyana mı girer?
-
خود چه باشد گر ببخشد آن جواد ** بنده را مقصود جان بیاجتهاد 1745
- O cömert Allah, kulunun isteğini çalışmadan verse ne çıkar?
-
دور دارد از ضعیفان در کمین ** مکر نفس و فتنهی دیو لعین
- Artık kullarından pusuda bekleyen nefis hilesiyle melûn şeytanın hilesini uzak tutsa ne olur ki?
-
جواب دادن قاضی صوفی را
- Kadının sofiye cevap vermesi
-
گفت قاضی گر نبودی امر مر ** ور نبودی خوب و زشت و سنگ و در
- Kadı dedi ki: Acı emir olmasaydı, dünyada çirkin, güzel taş ve inci bulunmasaydı,
-
ور نبودی نفس و شیطان و هوا ** ور نبودی زخم و چالیش و وغا
- Nefis, şeytan heva ve hevese... Zahmet, meşakkat, savaş olmasaydı,
-
پس به چه نام و لقب خواندی ملک ** بندگان خویش را ای منهتک
- A perdesi, yırtılmış adam; padişah kullarına ne ad takardı?
-
چون بگفتی ای صبور و ای حلیم ** چون بگفتی ای شجاع و ای حکیم 1750
- Nasıl ey sabırlı, ey hilim sahibi, ey yiğitlik, ey hikmet ıssı diyebilirdi?
-
صابرین و صادقین و منفقین ** چون بدی بی رهزن و دیو لعین
- Yol kesen ve melûn şeytan olmasaydı sabırlılar, doğrular ve yoksulları doyuranlar, nasıl belli olurdu?
-
رستم و حمزه و مخنث یک بدی ** علم و حکمت باطل و مندک بدی
- Rüstem ve Hamza’yla namussuz, aynı ve bir olsaydı bilgi ve hikmet bâtıl olurdu.
-
علم و حکمت بهر راه و بیرهیست ** چون همه ره باشد آن حکمت تهیست
- Bilgi ve hikmet, doğru yolla yolsuzluğu göstermek içindir. Her taraf yoldan ibaret olsaydı hikmet, abes ve boş bir şey olurdu.