English    Türkçe    فارسی   

6
3500-3509

  • آنک در چه زاد و در آب سیاه  ** او چه داند لطف دشت و رنج چاه  3500
  • Kuyuda ve kara su içinde doğan, ovanın letafetiyle kuyunun zahmetini ne anlasın?
  • چون رها کردی هوا از بیم حق  ** در رسد سغراق از تسنیم حق 
  • Tanrı korkusuyla heva ve hevesten geçtin mi Tanrı tesniminden bir sağrak elde edersin.
  • لا تطرق فی هواک سل سبیل  ** من جناب الله نحو السلسبیل 
  • Heva ve hevesine uyup dolaşma. Bırak o yolu. Tanrı kapısına, selsebil ırmağına doğru gel.
  • لا تکن طوع الهوی مثل الحشیش  ** ان ظل العرش اولی من عریش 
  • Heva ve hevese uyup ot gibi yelin geldiği tarafa eğilme. Şüphe yok arş gölgesi, çerden çöpten yapılma kulübelerden yeğdir.
  • گفت سلطان اسپ را وا پس برید  ** زودتر زین مظلمه بازم خرید 
  • Padişah, atı görürsün, sahibine verin. Tez beni bu günahtan kurtarın dedi.
  • با دل خود شه نفرمود این قدر  ** شیر را مفریب زین راس البقر  3505
  • Fakat kendi kendine şu kadarcık bile söyleyemedi: Aslanı bu öküz başıyla aldatma.
  • پای گاو اندر میان آری ز داو  ** رو ندوزد حق بر اسپی شاخ گاو 
  • Hileyle ortaya öküz ayağını getirmedesin. Yürü, Tanrı ata öküz boynuzunu vermez.
  • بس مناسب صنعتست این شهره زاو  ** کی نهد بر جسم اسپ او عضو گاو 
  • Bu şöhret sahibi mimar, sanatını uygun yapar. Hiç atın bedenine öküz azası koyar mı?
  • زاو ابدان را مناسب ساخته  ** قصرهای منتقل پرداخته 
  • Mimar, bedenleri uygun yaratmıştır. Köşkleri, bir yerden bir yere götürülür bir tarz da kurmuştur.
  • در میان قصرها تخریج‌ها  ** از سوی این سوی آن صهریج‌ها 
  • Köşklerin arasına balkonlar çıkarmış, bir taraftan öbür tarafa sarnıçlar açmıştır.