English    Türkçe    فارسی   

6
3803-3812

  • خاک را زربخش کی بود آفتاب  ** زر ازو در کان و گنج اندر خراب 
  • Toprağa altın bağışlayan kimdir? Güneş. Madendeki altın da ondandır, yıkık yerlerdeki hazine de.
  • هر صباحی یک گره را راتبه  ** تا نماند امتی زو خایبه 
  • Her sabah yoksulların bir kısmına ihsanda bulunuyordu. Bu suretle hiçbir tayfanın mahrum kalmamasını isterdi.
  • مبتلایان را بدی روزی عطا  ** روز دیگر بیوگان را آن سخا  3805
  • Bir gün dertlilere lütfeder, öbür gün dul kadınlara ihsanda bulunur.
  • روز دیگر بر علویان مقل  ** با فقیهان فقیر مشتغل 
  • Daha öbür gün yoksul Alevilerle okuyup okutmakla uğraşan yoksul fakirlere kerem eder.
  • روز دیگر بر تهی‌دستان عام  ** روز دیگر بر گرفتاران وام 
  • Daha öbürüsü gün halkın eli boşlarına para verir, daha öbürüsü gün de borçlulara ihsan ederdi.
  • شرط او آن بود که کس با زبان  ** زر نخواهد هیچ نگشاید لبان 
  • Yalnız bir şartı vardı: kimse ağzını açıp bir şey istemeyecekti.
  • لیک خامش بر حوالی رهش  ** ایستاده مفلسان دیواروش 
  • Geçeceği yolun kenarına bütün yoksullar duvar gibi dizilirler, susarlar beklerlerdi.
  • هر که کردی ناگهان با لب سال  ** زو نبردی زین گنه یک حبه مال  3810
  • Birisi ağız açtı da bir şey istedi mi bir habbe bile alamazdı.
  • من صمت منکم نجا بد یاسه‌اش  ** خامشان را بود کیسه و کاسه‌اش 
  • Şartı kim susarsa kurtulur hükmüydü. Kesesi, kasesi, susanlarındı.
  • نادرا روزی یکی پیری بگفت  ** ده زکاتم که منم با جوع جفت 
  • Nasılsa bir gün ihtiyarın biri, açım, bana zekat ver demişti.