- 
		    همچو قاضی باشد او در ارتعاد  ** کی برآید یک دمی از جانش شاد 
- Kadı gibi boyuna titrer, canı, bir an olsun nerden neşelenecek? Hep onu özler.
- 
		  آمدن نایب قاضی میان بازار و خریداری کردن صندوق را از جوحی الی آخره 
- Kadı naibinin pazara gelerek Cuha' dan sandığı satın alması
- 
		   نایب آمد گفت صندوقت به چند  ** گفت نهصد بیشتر زر میدهند    4520
- Naip gelip bu sandık kaça? dedi. Cuha, dokuz yüz altından fazla veriyorlar.
- 
		    من نمیآیم فروتر از هزار  ** گر خریداری گشا کیسه بیار 
- Fakat ben binden aşağı veremem. Alacaksan aç bak, paranı ortaya dök dedi.
- 
		    گفت شرمی دار ای کوتهنمد  ** قیمت صندوق خود پیدا بود 
- Naip, ey hırkası kısa, utan, sandığın değeri meydanda dedi.
- 
		    گفت بیریت شری خود فاسدیست  ** بیع ما زیر گلیم این راست نیست 
- Cuha, hayır dedi. Görmeden alım satım, şer'î değildir. Malımızı kilim altında satmamız doğru değil.
- 
		    بر گشایم گر نمیارزد مخر  ** تا نباشد بر تو حیفی ای پدر 
- Açayım, bir bak, gör. Değmezse satın alma. Sana da ziyan olmasın babacığım.
- 
		   گفت ای ستار بر مگشای راز  ** سرببسته میخرم با من بساز    4525
- Naip ey sırları örten dedi, sırrı açma. Benimle uyuş. Ben bunu böyle kapalı olarak alacağım.
- 
		    ستر کن تا بر تو ستاری کنند  ** تا نبینی آمنی بر کس مخند 
- Ört de senin ayıbını da örtsünler. Kendine emin olmadıkça kimseye gülme.
- 
		    بس درین صندوق چون تو ماندهاند  ** خوش را اندر بلا بنشاندهاند 
- Niceleri bu sandıkta senin gibi kalmış, kendisini belâlara uğratmıştır.
- 
		    آنچ بر تو خواه آن باشد پسند  ** بر دگر کس آن کن از رنج و گزند 
- Kendine yapılmasını istediğin şeyi âleme yap, ister eziyet olsun, ister zarar.