English    Türkçe    فارسی   

6
4670-4679

  • تا که ما ینطق محمد عن هوی  ** ان هو الا بوحی احتوی  4670
  • Oku da Muhammed'in, heva ve hevesinden konuşmadığını, onun her sözünün, ancak vahiy olduğunu anla.
  • احمدا چون نیستت از وحی یاس  ** جسمیان را ده تحری و قیاس 
  • Ey Ahmed, mademki vahiyden meyus değilsin, bu araştırmayı, bu kıyası bedene mensup olanlara bırak.
  • کز ضرورت هست مرداری حلال  ** که تحری نیست در کعبه‌ی وصال 
  • Murdar, zaruret vakti helâl olur. Vuslat kâbesi ortadayken kıble aranmaz.
  • بی‌تحری و اجتهادات هدی  ** هر که بدعت پیشه گیرد از هوی 
  • Fakat araştırmadan, doğru bir ictihatta bulunmadan heva ve hevesine uyarak bid'ate kapılanı,
  • هم‌چو عادش بر برد باد و کشد  ** نه سلیمانست تا تختش کشد 
  • Yel, Ad gibi kapar, öldürür. O, Süleyman değildir ki onun tahtını götürsün!
  • عاد را با دست حمال خذول  ** هم‌چو بره در کف مردی اکول  4675
  • Yel, Ad için alçaltıcı bir hamaldır, obur bir adamın elindeki kuzu gibi hani.
  • هم‌چو فرزندش نهاده بر کنار  ** می‌برد تا بکشدش قصاب‌وار 
  • Obur, kuzuyu oğlu gibi kucağına alır, fakat kasap gibi onu kesmeğe götürmektedir.
  • عاد را آن باد ز استکبار بود  ** یار خود پنداشتند اغیار بود 
  • Yel, Ad kavmine ululanır, onları kahreder. Onlar, yedi dost sanırlar ama düşmandır.
  • چون بگردانید ناگه پوستین  ** خردشان بشکست آن بس القرین 
  • Ansızın postunu tersine çevirdi mi o kötü arkadaş onları paramparça eder.
  • باد را بشکن که بس فتنه‌ست باد  ** پیش از آن کت بشکند او هم‌چو عاد 
  • Yel, seni Ad gibi kırıp geçirmeden sen, onu yatıştır. Yel, pek yaman bir sınamadır çünkü.