-
این زمان کافر شد و ره میزند ** کبر و دعوی خدایی میکند
- Şimdi kâfir odu, yol kesmekte. Ululanmada, Tanrılık dâvasına kalkışmada.
-
رفته سوی آسمان با جلال ** با سه کرکس تا کند با من قتال
- Üç gerges kuşuna uymuş, yüce göklere çıkmaya, benimle savaşıp vuruşmaya girişti.
-
صد هزاران طفل بیتلویم را ** کشته تا یابد وی ابراهیم را 4850
- İbrahim'i bulup öldürmek için yüz binlerce suçsuz çocuğu öldürttü.
-
که منجم گفته کاندر حکم سال ** زاد خواهد دشمنی بهر قتال
- Çünkü müneccim, yıl talihine bakmış, seninle savaşacak bir düşman doğacak.
-
هین بکن در دفع آن خصم احتیاط ** هر که میزایید میکشت از خباط
- Kendine gel, o düşmanı defetmek için ihtiyatlı davran demişti. O yalan yanlış, kim olursa olsun her doğanı öldürüyordu.
-
کوری او رست طفل وحی کش ** ماند خونهای دگر در گردنش
- Onun gördüğü, vahyi getirecek çocuğu yetiştirdi. Başkalarının kanları, boynunda kaldı.
-
از پدر یابید آن ملک ای عجب ** تا غرورش داد ظلمات نسب
- Acaba o saltanatı babadan mı bulmuştu da gururu, kendisini soy sop karanlıklarına daldırdı?
-
دیگران را گر ام و اب شد حجاب ** او ز ما یابید گوهرها به جیب 4855
- Başkalarına ana, baba perde kesilir. Fakat o, yeninde, yakasında bulunan mücevherleri bizden buldu.
-
گرگ درندهست نفس بد یقین ** چه بهانه مینهی بر هر قرین
- Şüphe yok ki kötü bir arkadaş olan nafis, yırtıcı bir kurttur. Sen ona bak, ne diye her arkadaşa bahane bulup duruyorsun?
-
در ضلالت هست صد کل را کله ** نفس زشت کفرناک پر سفه
- Sapıklık âleminde her kele bir külah vardır. Çirkin kâfir ve işi gücü pislikten ibaret nefis diyorum ya.