نی حریف هر که از یاری برید ** پردههایش پردههای ما درید
Ney, dosttan ayrılan kişinin arkadaşı, haldaşıdır. Onun perdeleri, perdelerimizi yırttı.
همچو نی زهری و تریاقی که دید ** همچو نی دمساز و مشتاقی که دید
Ney gibi hem bir zehir, hem bir tiryak, ney gibi hem bir hemdem, hem bir müştak kim gördü?
نی حدیث راه پر خون میکند ** قصههای عشق مجنون میکند
Ney, kanla dolu olan yoldan bahsetmekte, Mecnun aşkının kıssalarını söylemektedir.
محرم این هوش جز بیهوش نیست ** مر زبان را مشتری جز گوش نیست
Bu aklın mahremi akılsızdan başkası değildir, dile de kulaktan başka müşteri yoktur.
در غم ما روزها بیگاه شد ** روزها با سوزها همراه شد15
Bizim gamımızdan günler, vakitsiz bir hale geldi; günler yanışlarla yoldaş oldu.
روزها گر رفت گو رو باک نیست ** تو بمان ای آن که چون تو پاک نیست
Günler geçtiyse, geçip gitsin; korkumuz yok. Ey temizlikte naziri olmayan, hemen sen kal!
هر که جز ماهی ز آبش سیر شد ** هر که بیروزی است روزش دیر شد
Balıktan başka her şey suya kandı, rızkı olmayana da günler uzadı.
درنیابد حال پخته هیچ خام ** پس سخن کوتاه باید و السلام
Ham, pişkinin halinden anlamaz, öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm.
بند بگسل، باش آزاد ای پسر ** چند باشی بند سیم و بند زر
Ey oğul! Bağı çöz, azat ol. Ne zamana kadar gümüş, altın esiri olacaksın?
گر بریزی بحر را در کوزهای ** چند گنجد قسمت یک روزهای20
Denizi bir testiye dökersen ne alır? Bir günün kısmetini…
کوزهی چشم حریصان پر نشد ** تا صدف قانع نشد پر در نشد
Harislerin göz testisi dolmadı. Sedef, kanaatkâr olduğundan inci ile doldu.
هر که را جامه ز عشقی چاک شد ** او ز حرص و عیب کلی پاک شد
Bir aşk yüzünden elbisesi yırtılan, hırstan, ayıptan adamakıllı temizlendi.
شاد باش ای عشق خوش سودای ما ** ای طبیب جمله علتهای ما
Ey bizim sevdası güzel aşkımız; şad ol; ey bütün hastalıklarımızın hekimi;
ای دوای نخوت و ناموس ما ** ای تو افلاطون و جالینوس ما
Ey bizim kibir ve azametimizin ilâcı, ey bizim Eflâtun’umuz! Ey bizim Calinus’umuz!
جسم خاک از عشق بر افلاک شد ** کوه در رقص آمد و چالاک شد25
Toprak beden, aşktan göklere çıktı; dağ oynamaya başladı, çevikleşti.
عشق جان طور آمد عاشقا ** طور مست و خر موسی صاعقا
Ey âşık! Aşk; Tûr’un canı oldu. Tûr sarhoş, Mûsa da düşüp bayılmış!
با لب دمساز خود گر جفتمی ** همچو نی من گفتنیها گفتمی
Zamanımı beraber geçirdiğim arkadaşımın dudağına eş olsaydım (sırlarına tahammül edecek bir hemdem bulsaydım) ney gibi ben de söylenecek şeyleri söylerdim.
هر که او از هم زبانی شد جدا ** بیزبان شد گر چه دارد صد نوا
Dildeşinden ayrı düşen, yüz türlü nağmesi olsa bile dilsizdir.
چون که گل رفت و گلستان در گذشت ** نشنوی ز ان پس ز بلبل سر گذشت
Gül solup mevsim geçince artık bülbülden maceralar işitemezsin.
جمله معشوق است و عاشق پردهای ** زنده معشوق است و عاشق مردهای30
Her şey maşuktur, âşık bir perdedir. Yaşayan maşuktur, âşık bir ölüdür.
چون نباشد عشق را پروای او ** او چو مرغی ماند بیپر، وای او
Kimin aşka meyli yoksa o kanatsız bir kuş gibidir, vah ona!
من چگونه هوش دارم پیش و پس ** چون نباشد نور یارم پیش و پس
Sevgilimin nuru önde, artta olmadıkça ben nasıl önü, sonu idrak edebilirim?
عشق خواهد کاین سخن بیرون بود ** آینه غماز نبود چون بود
Aşk, bu sözün dışarı çıkıp yazılmasını ister; ayna gammaz olmaz da ne olur?