-
چون که خصم خویش را در آب دید ** مر و را بگذاشت و اندر چه جهید
- Su içinde düşmanını görünce, tavşanı bırakıp kuyu içine sıçradı.
-
در فتاد اندر چهی کاو کنده بود ** ز آن که ظلمش در سرش آینده بود
- Kendi kazdığı kuyuya kendi düştü. Çünkü yaptığı zulüm, kendi başına geldi.
-
چاه مظلم گشت ظلم ظالمان ** این چنین گفتند جمله عالمان
- Zalimlerin zulmü karanlık bir kuyudur; bütün âlimler böyle dediler:
-
هر که ظالمتر چهش با هولتر ** عدل فرموده ست بدتر را بتر 1310
- Daha ziyade zalim olanın kuyusu, daha korkunçtur. Adalet “daha kötüye, daha kötü ceza verilir” buyurmuştur.
-
ای که تو از ظلم چاهی میکنی ** دان که بهر خویش دامی میکنی
- Ey zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için tuzak hazırlıyorsun.
-
گرد خود چون کرم پیله بر متن ** بهر خود چه میکنی اندازه کن
- İpekböceği gibi kendi etrafını örme; kendine kuyu kazarsan bari kararlıca kaz!
-
مر ضعیفان را تو بیخصمی مدان ** از نبی ذا جاء نصر الله خوان
- Zayıfları sen yardımcısız, kimsesiz sanma; Kur’an’dan “İZa câe nasrullah” ı oku
-
گر تو پیلی خصم تو از تو رمید ** نک جزا طیرا ابابیلت رسید
- Sen filsen, düşmanın senden ürkmüşse sana ceza olarak işte ebabil kuşu gelip çattı.
-
گر ضعیفی در زمین خواهد امان ** غلغل افتد در سپاه آسمان 1315
- Yerde bir zayıf aman dilerse, gökyüzü askerleri birbirlerine karışırlar.
-
گر بدندانش گزی پر خون کنی ** درد دندانت بگیرد چون کنی
- Sen birisini dişinle ısırıp ta kan içinde bırakırsan diş ağrısına tutulunca ne yaparsın?
-
شیر خود را دید در چه وز غلو ** خویش را نشناخت آن دم از عدو
- Aslan, kuyuda kendisini görünce hiddetinden o anda kendini düşmanından ayırt edemedi.
-
عکس خود را او عدوی خویش دید ** لا جرم بر خویش شمشیری کشید
- Kendi aksini kendi düşmanı sandı, hulâsa, kendisine kılıç çekti.
-
ای بسا ظلمی که بینی از کسان ** خوی تو باشد در ایشان ای فلان
- Ey adam! İnsanlarda gördüğün birçok zulümler, senin huyundur; sen, kendi huyunu onlarda görüyorsun.
-
اندر ایشان تافته هستی تو ** از نفاق و ظلم و بد مستی تو 1320
- Senin varlığın, nifakın, zulmün, gafletin onlara aksetmiştir.
-
آن تویی و آن زخم بر خود میزنی ** بر خود آن دم تار لعنت میتنی
- Sen o sun, sen kendini yaralamaktasın. O anda lânet ipliğini kendine, kendin dokuyorsun!
-
در خود آن بد را نمیبینی عیان ** ور نه دشمن بودیی خود را به جان
- O kötülüğü sen kendinde açıkça görmüyorsun. Görsen kendine kendin, candan düşman olurdun.
-
حمله بر خود میکنی ای ساده مرد ** همچو آن شیری که بر خود حمله کرد
- Ey ahmak! Kendine saldıran o aslan gibi sen de kendine saldırıyorsun.
-
چون به قعر خوی خود اندر رسی ** پس بدانی کز تو بود آن ناکسی
- Ahlâkının künhüne erişir, hakikatini anlarsan o adam olmamazlığın senden olduğunu bilirsin.
-
شیر را در قعر پیدا شد که بود ** نقش او آن کش دگر کس مینمود 1325
- Aslan; başka bir aslan gibi görünen şeklin, kendi aksinden ibaret olduğu kuyu dibinde zahir oldu.
-
هر که دندان ضعیفی میکند ** کار آن شیر غلط بین میکند
- Bir zayıfın dişini söken, o ters gören aslanın işini işlemektedir.
-
ای بدیده عکس بد بر روی عم ** بد نه عم است آن تویی از خود مرم
- Ey başkasının yüzünde kötü bir ben gören! Gördüğün kendi beninin aksidir, ondan nefret etme!
-
مومنان آیینهی همدیگرند ** این خبر میاز پیمبر آورند
- “Müminler birbirinin aynasıdır.” Bu haberi Peygamber’den rivayet etmediler mi?
-
پیش چشمت داشتی شیشهی کبود ** ز آن سبب عالم کبودت مینمود
- Gözünün önüne gök renkli bir cam koymuşsun, o sebepten âlem sana gök görünüyor.
-
گر نه کوری این کبودی دان ز خویش ** خویش را بد گو، مگو کس را تو بیش 1330
- Kör değilsen bu körlüğü kendinden bil. Kendine kötü de, başkasına deme!
-
مومن ار ینظر بنور الله نبود ** غیب مومن را برهنه چون نمود
- Eğer mümin, Tanrı nuruyla bakmamış olaydı; gaip mümine bütün çıplaklığıyla nasıl görünürdü?