من پشیمان گشتم این گفتن چه بود ** لیک چون گفتم پشیمانی چه سود
Ben “Ne yaptım da bu sözü söyledim” diye pişman oldum ama bir kere söylemiş bulundum. Pişmanlık ne fayda verir?
نکته ای کان جست ناگه از زبان ** همچو تیری دان که جست آن از کمان
Ağızdan bir kere çıkan söz, bil ki yaydan fırlayan ok gibidir.
وانگردد از ره آن تیر ای پسر ** بند باید کرد سیلی را ز سر
Oğul, o ok gittiği yerden geri dönmez, seli baştan bağlamak gerek.
چون گذشت از سر جهانی را گرفت ** گر جهان ویران کند نبود شگفت1660
Sel önce bir kere coşup da etrafı kapladıktan sonra dünyayı harap etse şaşılmaz.
فعل را در غیب اثرها زادنی است ** و آن موالیدش به حکم خلق نیست
Yapılan işin Gayb Âleminde eserleri doğar, o meydana gelen eserler, halkın hükmüne tâbi değildir.
بیشریکی جمله مخلوق خداست ** آن موالید ار چه نسبتشان به ماست
Onların bize nispeti varsa da hepsi, ancak tek Tanrı tarafından yaratılmıştır.
زید پرانید تیری سوی عمر ** عمر را بگرفت تیرش همچو نمر
Meselâ Amr’e Zeyd bir ok atar; o ok, Amr’i kaplan gibi yaralar.
مدت سالی همیزایید درد ** دردها را آفریند حق نه مرد
Yara, bir yıl kadar Amr’ın vücudunda ağrılar, sızılar meydana getirir. O dertleri, Hak yaratmıştır, insan değil.
زید رامی آن دم ار مرد از وجل ** دردها میزاید آن جا تا اجل1665
Oka hedef olan Amr, o anda korkudan ölürse, yahut ölümüme kadar bedeninde yaralar, bereler vücuda gelir de,
ز آن موالید وجع چون مرد او ** زید را ز اول سبب قتال گو
O ağrılardan, o illetlerden ölürse Zeyd’e; ilk sebepten, ok attığından dolayı katil de!
آن وجعها را بدو منسوب دار ** گر چه هست آن جمله صنع کردگار
Hepsi, Tanrı’nın icadı ise de o ağrıları Zeyd’e nispet et!
همچنین کشت و دم و دام و جماع ** آن موالید است حق را مستطاع
Ekin ekmek, nefes almak, tuzak kurmak, çiftleşmek de böyledir. Onların sesleri hep Hakk’a mutîdir (eken, nefes alan, tuzak kuran, çiftleşen kuldur; bitiren, yaşatan, tuzağa düşüren, doğurtan yahut bunların aksini meydana getiren Hak’tır).
اولیا را هست قدرت از اله ** تیر جسته باز آرندش ز راه
Velîlerde Tanrı’dan öyle bir kudret vardır ki atılmış oku yoldan geri çevirirler.
بسته درهای موالید از سبب ** چون پشیمان شد ولی ز آن دست رب1670
Tanrı velisi, pişman olursa sebeplere eserlerin kapılarını kapar (fiilleri neticesiz bırakır). Fakat bunu, Tanrı eliyle yapar.
گفته ناگفته کند از فتح باب ** تا از آن نه سیخ سوزد نه کباب
Tanrı kudretiyle; söylenmiş bir sözü söylenmemiş hale getirir. Bir halde ki ne şiş yanar ne kebap!
از همه دلها که آن نکته شنید ** آن سخن را کرد محو و ناپدید
Bütün kalplerdeki nükteleri işitir, gönüllerden o sözü yok eder.
گرت برهان باید و حجت مها ** باز خوان من آية أو ننسها
Ey ulu kişi! Sana delil ve huccet gerekse “Min âyetin ey nünsiha” ayetini oku.
آیت أنسوکم ذکری بخوان ** قدرت نسیان نهادنشان بدان