استن حنانه از هجر رسول ** ناله میزد همچو ارباب عقول
Hannâne direği, Peygamberin ayrılığı yüzünden akıl sahipleri gibi ağlayıp inliyordu.
گفت پیغمبر چه خواهی ای ستون ** گفت جانم از فراقت گشت خون
Peygamber, “Ey direk, ne istiyorsun?” dedi. O da “Canım, ayrılığından kan kesildi.
مسندت من بودم از من تاختی ** بر سر منبر تو مسند ساختی2115
Bana dayanıyordun, şimdi beni bıraktın. Mimberin üstüne çıktın” dedi.
گفت خواهی که ترا نخلی کنند ** شرقی و غربی ز تو میوه چنند
Söyle ne istersin? Dilersen seni yemişlerle dolu bir hurma fidanı yapayım ki doğudakiler de, batıdakiler de senin hurmanı yesinler.
یا در آن عالم حقت سروی کند ** تا تر و تازه بمانی تا ابد
Yahut Tanrı, seni o âlemde bir servi yapsın da ebediyen terü taze kal” dedi.
گفت آن خواهم که دایم شد بقاش ** بشنو ای غافل کم از چوبی مباش
Hannâne “Daim ve baki olanı isterim” dedi. Ey gafil, dinle de bir ağaçtan aşağı kalma!
آن ستون را دفن کرد اندر زمین ** تا چو مردم حشر گردد یوم دین
Peygamber, kıyamet günü insanlar gibi dirilmesi için o ağacı yere gömdü.
تا بدانی هر که را یزدان بخواند ** از همه کار جهان بیکار ماند2120
Bunu duy da bil ki Tanrı, kimi kendisine davet ettiyse o kimse bütün dünya işlerinden vazgeçmiştir.
هر که را باشد ز یزدان کار و بار ** یافت بار آن جا و بیرون شد ز کار
Kim, Tanrı’dan tevfika mazhar olursa o âleme yol bulmuş, dünya işinden çıkmıştır.
آن که او را نبود از اسرار داد ** کی کند تصدیق او نالهی جماد
Bir kimsenin Tanrı sırlarından nasibi olmazsa cemadın inlemesini nasıl tasdik eder?
گوید آری نه ز دل بهر وفاق ** تا نگویندش که هست اهل نفاق
Evet, der ama yürekten değil. Kendisine münafık demesinler diye tasdik edenlere uyar, zâhiren tasdik eder.
گر نیندی واقفان امر کن ** در جهان رد گشته بودی این سخن
Eğer cemadat Tanrı’nın “Kün-ol” emrine vakıf olmasalar ( ve bu emri duyup, bu emre uyup, varlık âlemine gelmemiş bulunsalardı) bu söz âlemde o vakit reddedilirdi.
صد هزاران ز اهل تقلید و نشان ** افکندشان نیم وهمی در گمان2125
Yüz binlerce taklit ve istidlâl ehlini, pek cüzi bir vehim, şüpheye düşürür.
که به ظن تقلید و استدلالشان ** قایم است و جمله پر و بالشان
Çünkü taklitleri de istidlâlleri de, hattâ bütün kolları, kanatları da zanla kaimdir.
شبههای انگیزد آن شیطان دون ** در فتند این جمله کوران سر نگون
O aşağılık Şeytan, bir şüphe meydana getirir. Bütün bu körler tepe takla düşerler.
پای استدلالیان چوبین بود ** پای چوبین سخت بیتمکین بود
İstidlâlcilerin ayakları tahtadır. Tahta ayaksa pek kudretsiz pek karasızdır.
غیر آن قطب زمان دیدهور ** کز ثباتش کوه گردد خیرهسر
Sebatiyle dağları bile hayran eden ve basiret sahibi olan zamanın kutbu ise böyle değildir. (İstidlâle değer vermez).
پای نابینا عصا باشد عصا ** تا نیفتد سر نگون او بر حصا2130
Çakıl üstüne baş aşağı düşmemek için körün ayağı sopadır sopa.
آن سواری کاو سپه را شد ظفر ** اهل دین را کیست سلطان بصر
Askerin, yani din ehlinin üstünlüğüne sebep olan o binici kimdir! Gören padişah!
با عصا کوران اگر ره دیدهاند ** در پناه خلق روشن دیدهاند
Her ne kadar körler sopa ile yol görmüşlerdir ama yine gözlükler sayesinde.
گرنه بینایان بدندی و شهان ** جمله کوران مردهاندی در جهان
Dünyada gözlükler ve padişahlar olamasaydı bütün körler ölürlerdi.
نی ز کوران کشت آید نه درود ** نه عمارت نه تجارتها و سود
Körlerin elinden ne ekmek gelir, ne biçmek gelir, ne alışveriş gelir, ne de kâr ve kazanç.
گر نکردی رحمت و افضالتان ** در شکستی چوب استدلالتان2135
Tanrı onlara merhamet ve inayet kılmasaydı onların istidlâl değnekleri hemencecik kırılırdı.
این عصا چه بود قیاسات و دلیل ** آن عصا کی دادشان بینا جلیل
Bu sopa nedir? Kıyaslar, deliller. O sopayı onlara kim verdi? Gören Tanrı!
چون عصا شد آلت جنگ و نفیر ** آن عصا را خرد بشکن ای ضریر
Sopa, mademki savaş ve kavga âletidir; ey kör, o sopayı kır, paramparça et!