گوید آری نه ز دل بهر وفاق ** تا نگویندش که هست اهل نفاق
Evet, der ama yürekten değil. Kendisine münafık demesinler diye tasdik edenlere uyar, zâhiren tasdik eder.
گر نیندی واقفان امر کن ** در جهان رد گشته بودی این سخن
Eğer cemadat Tanrı’nın “Kün-ol” emrine vakıf olmasalar ( ve bu emri duyup, bu emre uyup, varlık âlemine gelmemiş bulunsalardı) bu söz âlemde o vakit reddedilirdi.
صد هزاران ز اهل تقلید و نشان ** افکندشان نیم وهمی در گمان2125
Yüz binlerce taklit ve istidlâl ehlini, pek cüzi bir vehim, şüpheye düşürür.
که به ظن تقلید و استدلالشان ** قایم است و جمله پر و بالشان
Çünkü taklitleri de istidlâlleri de, hattâ bütün kolları, kanatları da zanla kaimdir.
شبههای انگیزد آن شیطان دون ** در فتند این جمله کوران سر نگون
O aşağılık Şeytan, bir şüphe meydana getirir. Bütün bu körler tepe takla düşerler.
پای استدلالیان چوبین بود ** پای چوبین سخت بیتمکین بود
İstidlâlcilerin ayakları tahtadır. Tahta ayaksa pek kudretsiz pek karasızdır.
غیر آن قطب زمان دیدهور ** کز ثباتش کوه گردد خیرهسر
Sebatiyle dağları bile hayran eden ve basiret sahibi olan zamanın kutbu ise böyle değildir. (İstidlâle değer vermez).
پای نابینا عصا باشد عصا ** تا نیفتد سر نگون او بر حصا2130
Çakıl üstüne baş aşağı düşmemek için körün ayağı sopadır sopa.
آن سواری کاو سپه را شد ظفر ** اهل دین را کیست سلطان بصر
Askerin, yani din ehlinin üstünlüğüne sebep olan o binici kimdir! Gören padişah!
با عصا کوران اگر ره دیدهاند ** در پناه خلق روشن دیدهاند
Her ne kadar körler sopa ile yol görmüşlerdir ama yine gözlükler sayesinde.
گرنه بینایان بدندی و شهان ** جمله کوران مردهاندی در جهان
Dünyada gözlükler ve padişahlar olamasaydı bütün körler ölürlerdi.
نی ز کوران کشت آید نه درود ** نه عمارت نه تجارتها و سود
Körlerin elinden ne ekmek gelir, ne biçmek gelir, ne alışveriş gelir, ne de kâr ve kazanç.
گر نکردی رحمت و افضالتان ** در شکستی چوب استدلالتان2135
Tanrı onlara merhamet ve inayet kılmasaydı onların istidlâl değnekleri hemencecik kırılırdı.
این عصا چه بود قیاسات و دلیل ** آن عصا کی دادشان بینا جلیل
Bu sopa nedir? Kıyaslar, deliller. O sopayı onlara kim verdi? Gören Tanrı!
چون عصا شد آلت جنگ و نفیر ** آن عصا را خرد بشکن ای ضریر
Sopa, mademki savaş ve kavga âletidir; ey kör, o sopayı kır, paramparça et!
او عصاتان داد تا پیش آمدید ** آن عصا از خشم هم بر وی زدید
O size sopa verdi de öyle meydana çıktınız. Sonra da kızgınlıkla o sopayı yine ona vurdunuz.
حلقهی کوران به چه کار اندرید ** دیدبان را در میانه آورید
Ey körler güruhu! Ne iştesiniz, ne yapıyorsunuz? Aranıza bir gören kişi alın!
دامن او گیر کاو دادت عصا ** در نگر کادم چها دید از عصی2140
Sen de sana sopa verenin eteğini tut. Bak bir kere Âdem Peygamber istidlâl ve isyan yüzünden neler çekti?
معجزهی موسی و احمد را نگر ** چون عصا شد مار و استن با خبر
Mûsâ ve Muhammed’in mucizelerine dikkat et. Sopa nasıl yılan şekline girdi, direk nasıl irfan sahibi oldu?
از عصا ماری و از استن حنین ** پنج نوبت میزنند از بهر دین
Sopa yılan şekline girdi, direkten de inilti duyuldu. Bu mucizeleri, dini izhar için günde beş kere ilân ederler.
گرنه نامعقول بودی این مزه ** کی بدی حاجت به چندین معجزه
Bu din lezzeti eğer akla aykırı olmasaydı bunca mucizeye hacet var mıydı?
هر چه معقول است عقلش میخورد ** بیبیان معجزه بیجر و مد
Akıl akla uygun olan her şeyi; mucizesiz, keşmekeşsiz kabul eder.
این طریق بکر نامعقول بین ** در دل هر مقبلی مقبول بین2145
Bu bâkir yolu, akla aykırı (akıl hududundan hariç, kıyas ve istidlâle sığmaz) gör ve bu görüş, her devlet sahibine makbuldür; buna da dikkat et.
همچنان کز بیم آدم دیو و دد ** در جزایر در رمیدند از حسد
Şeytanlarla canavarlar, nasıl insan korkusundan ve hasetlerinden ürküp adalara, ıssız yerlere kaçtılarsa,
هم ز بیم معجزات انبیا ** سر کشیده منکران زیر گیا
Münkirler de Peygamberlerin mucizelerinden korkup başlarını otların içlerine sokmuşlar.