-
زن بر او زد بانگ کای ناموس کیش ** من فسون تو نخواهم خورد بیش 2315
- Kadın ona haykırdı: “Ey namustan gayri bir şeyi olmayan, artık bundan fazla senin afsununu istemem.
-
ترهات از دعوی و دعوت مگو ** رو سخن از کبر وز نخوت مگو
- Yürü git. Gayri bu davadan bahsetme; kibir ve azamete dair saçma sapan şeyler söyleyip durma!
-
چند حرف طمطراق و کار و بار ** کار و حال خود ببین و شرم دار
- Ne vakte kadar bu tumturaklı sözler, bu işler güçler? Kendi halini, kendi işini gör de utan!
-
کبر زشت و از گدایان زشتتر ** روز سرد و برف و آن گه جامه تر
- Kibir çirkindir ama dilencilerden olursa daha çirkin. Soğuk gün ortalık kar... Bir de elbise ıslak olursa...
-
چند دعوی و دم و باد و بروت ** ای ترا خانه چو بیت العنکبوت
- Ey örümcek ağı gibi evi olan! Ne vakte kadar dava, çalım; Ne vakte kadar kibir, azamet!
-
از قناعت کی تو جان افروختی ** از قناعتها تو نام آموختی 2320
- Sen kanaatten ne vakit canını nurlandırdın ki? Kanaatten ancak bir ad öğrendin.
-
گفت پیغمبر قناعت چیست گنج ** گنج را تو وا نمیدانی ز رنج
- Peygamber “Kanaat nedir? Hazinedir” dedi. Sen hazineyi mihnet ve meşakkatten ayırt edemiyorsun.
-
این قناعت نیست جز گنج روان ** تو مزن لاف ای غم و رنج روان
- Bu kanaat daimî bir hazineden başka bir hazineden başka bir şey değildir. Ey gönüle gam ve elem veren artık beyhude sözlere dalma!
-
تو مخوانم جفت، کمتر زن بغل ** جفت انصافم نیم جفت دغل
- Yürü bana “Eşim” deme, az koltukla. Ben insafın eşiyim, hilenin değil.
-
چون قدم با میر و با بگ میزنی ** چون ملخ را در هوا رگ میزنی
- Neden padişahtan, beyden dem urup durmaktasın? Yoksulluktan havada sivrisineği bile avlamaktasın.
-
با سگان زین استخوان در چالشی ** چون نی اشکم تهی در نالشی 2325
- Bir kemik parçası için köpeklerle dalaşmakta, içi boş ney gibi inleyip durmaktasın.
-
سوی من منگر به خواری سست سست ** تا نگویم آن چه در رگهای تست
- Bana öyle horlukla kötü kötü bakma ki damarlarının içinde dolaşan sırları söylemeyeyim.
-
عقل خود را از من افزون دیدهای ** مر من کم عقل را چون دیدهای
- Kendi aklını benden fazla görüyorsun; Ya şu az akıllı olan beni nasıl gördün? ( Büsbütün aşağı değil mi?)
-
همچو گرگ غافل اندر ما مجه ** ای ز ننگ عقل تو بیعقل به
- Çirkin kurt gibi üstümüze atlama. Senin gibi insanı utandıracak akla sahip olmaktansa akılsızlık daha iyi!
-
چون که عقل تو عقیلهی مردم است ** آن نه عقل است آن که مار و کژدم است
- Aklın, insanlara ayak kösteği olunca o akıl, akıl değildir, yılan ve akreptir.
-
خصم ظلم و مکر تو الله باد ** فضل و عقل تو ز ما کوتاه باد 2330
- Senin hile ve zulmünün hasmı Allah olsun; hile elin bize uzanmasın!
-
هم تو ماری هم فسونگر ای عجب ** مارگیر و ماری ای ننگ عرب
- Ne şaşılacak şey ki sen hem yılansın, hem afsuncu... Ey Arap, sen yılansın, hem de çirkin yılan!
-
زاغ اگر زشتی خود بشناختی ** همچو برف از درد و غم بگداختی
- Eğer karga kendi çirkinliğini anlasaydı, derdinden kar gibi erirdi.
-
مرد افسونگر بخواند چون عدو ** او فسون بر مار و مار افسون بر او
- Afsuncu düşman gibi, yılana afsun okur, yılan da onu afsunlar.
-
گر نبودی دام او افسون مار ** کی فسون مار را گشتی شکار
- Yılanın afsunu, yılancıya tuzak olmasaydı yılanın afsununa aldanır, onunla meşgul olur muydu?
-
مرد افسونگر ز حرص کسب و کار ** در نیابد آن زمان افسون مار 2335
- Afsuncu, kazanç hırsına düşünce yılanın kendisini afsunladığını anlamaz.
-
مار گوید ای فسونگر هین و هین ** آن خود دیدی فسون من ببین
- Yılan “ Ey afsuncu, kendine gel. Kendi hünerini gördün, bir de benim afsunumu gör!
-
تو به نام حق فریبی مر مرا ** تا کنی رسوای شور و شر مرا
- Sen beni Hak’kın adıyla afsunladın, bu suretle de beni halka rüsvay etmek istedin.
-
نام حقم بست نه آن رای تو ** نام حق را دام کردی وای تو
- Beni Hak’kın adı bağladı, senin tedbirin değil. Hakk’ın adını tuzak yaptın, yazıklar olsun sana!
-
نام حق بستاند از تو داد من ** من به نام حق سپردم جان و تن
- Senden benim hakkımı Tanrının adı alacak. Ben canımı da Tanrı adına ısmarladım, tenimi de.