این شنیدی مو به مویت گوش باد ** آب حیوان است خوردی نوش باد2595
Bunu duydun ya; her kılın kulak kesilsin... Bu duyduğun âbıhayattır, afiyet olsun!
آب حیوان خوان مخوان این را سخن ** روح نو بین در تن حرف کهن
Bu söze söz deme, âbıhayat de. Bu sözü, eski harfler teninde yepyeni bir ruh olarak gör.
نکتهی دیگر تو بشنو ای رفیق ** همچو جان او سخت پیدا و دقیق
Arkadaş; başka bir nükte daha duy. Bu nükte can gibi hem apaçık, meydandadır, hem gayet ince ve gizli.
در مقامی هست هم این زهر مار ** از تصاریف خدایی خوش گوار
Bir yer olur ki bu yılan zehri, Tanrı’nın tasarruflarıyla gayet tatlı ve lezzetli bir hale gelir.
در مقامی زهر و در جایی دوا ** در مقامی کفر و در جایی روا
Bir yerde zehirdir, bir yerde ilâç... Bir yerde küfürdü, bir yerde tam lâyık ve yerinde.
گر چه آن جا او گزند جان بود ** چون بدین جا در رسد درمان بود2600
Orada cana zarar verir ama burada derman kesilir.
آب در غوره ترش باشد و لیک ** چون به انگوری رسد شیرین و نیک
Su, koruk içinde ekşidir; fakat üzüme gelince tatlılaşır, güzelleşir.
باز در خم او شود تلخ و حرام ** در مقام سرکگی نعم الادام
Sonra küpün içine girince acır, haram olur...Sirke olunca ne güzel katıktır!
در معنی آن که آن چه ولی کند مرید را نشاید گستاخی کردن و همان فعل کردن که حلوا طبیب را زیان ندارد اما بیمار را زیان دارد و سرما و برف انگور را زیان ندارد اما غوره را زیان دارد که در راهست که ليغفر لک الله ما تقدم من ذنبک و ما تأخر
Müridin, küstahlık ederek kâmil vlî ne yaparsa yapması lâyık değildir. Çünkü helva, hekime ziyan vermez ama hastaya ziyan verir. Soğuk ve kar, olmuş üzüme dokunmaz, fakat koruğa dokunur. Çünkü koruk, daha kemâle gelmemiştir; yoldadır; “ Liyağfire lekellâhu mâ tekaddeme min zenbike ve ma teahhar “ haline gelmemiştir
گر ولی زهری خورد نوشی شود ** ور خورد طالب سیه هوشی شود
Velî, zehir yese bal olur, fakat talip yese aklı kararır zarara uğrar.
رب هب لی از سلیمان آمده ست ** که مده غیر مرا این ملک و دست
Süleyman ”Rabbi hebli” demiş, yani “”Benden başkasına bu saltanatı verme.”
تو مکن با غیر من این لطف و جود ** این حسد را ماند اما آن نبود2605
Yahut benden başkasına bu lûtufta, bu ihsanda bulunma” diye niyaz etmiştir. Bu hasede benzer ama değildir.
نکتهی لا ينبغی میخوان به جان ** سر من بعدی ز بخل او مدان
Lâ yenbağı nüktesini candan oku. Benden sonra bu saltanatı kimseye verme sırrını onun nekesliğinden bilme.
بلکه اندر ملک دید او صد خطر ** مو به مو ملک جهان بد بیم سر
Hattâ o, saltanatta yüzlerce zarar ve tehlike gördü. Cihan saltanatı, kıldan kıla, baştanbaşa can kaygısından, baş korkusundan ibarettir.
بیم سر با بیم سر با بیم دین ** امتحانی نیست ما را مثل این
Baş korkusuyla can ve din korkusu... Bize bunun gibi bir imtihan daha olamaz.
پس سلیمان همتی باید که او ** بگذرد زین صد هزاران رنگ و بو
Süleyman himmetli birisi gerektir ki bu yüz binlerce renkten, kokudan vazgeçsin.
با چنان قوت که او را بود هم ** موج آن ملکش فرومیبست دم2610
Kuvvet ve kudretiyle beraber o saltanatın dalgası Süleyman’ın bile nefesini tıkıyordu.
چون بر او بنشست زین اندوه گرد ** بر همه شاهان عالم رحم کرد
Bu keder yüzünden üstüne toz, toprak konunca bütün cihan padişahlarına acıdı da.
شد شفیع و گفت این ملک و لوا ** با کمالی ده که دادی مر مرا
Şefaat edip ”Bana verdiğin bu saltanatı, kemal sahibi olanlara da ver.
هر که را بدهی و بکنی آن کرم ** او سلیمان است و آن کس هم منم
Bu saltanatı, kerem edip kime verir, kime bağışlarsan Süleyman odur, o da benim.
او نباشد بعدی او باشد معی ** خود معی چه بود منم بیمدعی
O benden sonra kimseye verme hükmüne dahil değildir; benimledir. Hattâ benimle ne demek? O kişi, davasız, nizasız benim” dedi.
شرح این فرض است گفتن لیک من ** باز میگردم به قصهی مرد و زن2615
Bunu anlatmak farzdır. Ama biz, yine karıkoca hikâyesine dönüyoruz.
مخلص ماجرای عرب و جفت او
Arapla eşine ait hikâyenin sonu
ماجرای مرد و زن را مخلصی ** باز میجوید درون مخلصی
Bir Muhlis’in (Çelebi Hüsameddin’in) gönlü, o karı ve koca hikâyesinin neticesini istemekte.
ماجرای مرد و زن افتاد نقل ** آن مثال نفس خود میدان و عقل
Karıkoca hikâyesi, bir masaldan ibaret. Fakat onu nefsinle aklının misali bil.
این زن و مردی که نفس است و خرد ** نیک بایسته ست بهر نیک و بد
Bu kadınla erkek nefisle akıldır. İyi kişiye de mutlaka lâzımdır, kötü kişiye de.
وین دو بایسته در این خاکی سرا ** روز و شب در جنگ و اندر ماجرا
Bu ikisi, toprak yurtta esir ve mahpusturlar. Gece gündüz savaşta macera içinde.