چون رسولان از پی پیوستناند ** پس چه پیوندندشان چون یک تناند
Çünkü peygamberler, kulları Tanrı’ya ulaştırmak için gelmişlerdir. Herkes bir tenden ibaretse, Tanrı ile kul, kül ile cüz ise birbirine bağlıdır; kimi kime ulaştırırlar?
این سخن پایان ندارد ای غلام ** روز بیگه شد حکایت کن تمام
Oğul bu sözün sonu yoktur. Gün sona erdi, hikâyeyi tamamla!
سپردن عرب هدیه را یعنی سبو را به غلامان خلیفه
Arabın, su testisini halifenin kullarına vermesi
آن سبوی آب را در پیش داشت ** تخم خدمت را در آن حضرت بکاشت 2815
Su testisini sunup tapuya hizmet ve tâzim tohumunu ekti.
گفت این هدیه بدان سلطان برید ** سایل شه را ز حاجت واخرید
Dedi ki:” Bu armağanı o sultana götürün, padişahtan murat isteyeni ihtiyaçtan kurtarın!
آب شیرین و سبوی سبز و نو ** ز آب بارانی که جمع آمد به گو
Tatlı, lezzetli su...Yağmur sularından biriken gölden toplanmıştır. Testi de güzel, yepyeni.”
خنده میآمد نقیبان را از آن ** لیک پذرفتند آن را همچو جان
Padişah kullarının bu söze gülecekleri geldi. Fakat o armağanı can gibi kabul ettiler.
ز آن که لطف شاه خوب با خبر ** کرده بود اندر همه ارکان اثر
Çünkü basiret sahibi padişahın tabiatındaki lûtuf, bütün saray erkânına da sirayet etmişti.
خوی شاهان در رعیت جا کند ** چرخ اخضر خاک را خضرا کند 2820
Padişahların huyu halka da tesir eder. Yeşil gök, yeryüzünü de yeşertir.
شه چو حوضی دان حشم چون لولهها ** آب از لوله روان در کولهها
Padişah bir havuza benzer. Maiyetini de lüleler gibi bil. Su, göllere lülelerden akar.
چون که آب جمله از حوضی است پاک ** هر یکی آبی دهد خوش ذوقناک
Lülelerden akan suların hepsi, tertemiz bir havuzdan geldiği için her lüle, zevkli ve tatlı su akıtır.
ور در آن حوض آب شور است و پلید ** هر یکی لوله همان آرد پدید
Eğer havuzdaki su tuzlu ve pis olursa her lüleden aynı su akar.
ز آن که پیوسته ست هر لوله به حوض ** خوض کن در معنی این حرف خوض
Çünkü her lüle havuza muttasıldır. Sen bu sözün mânasına iyice dal, adamakıllı dikkat et, düşün!
لطف شاهنشاه جان بیوطن ** چون اثر کرده ست اندر کل تن 2825
Yurdu olmayan padişahlar padişahı can da, bak, bütün bedene nasıl tesir etmiştir.
لطف عقل خوش نهاد خوش نسب ** چون همه تن را در آرد در ادب
Tabiatı, soyu sopu hoş aklın lûtfu da, bak, bütün bedeni nasıl müeddep bir hale getiriyor.
عشق شنگ بیقرار بیسکون ** چون در آرد کل تن را در جنون
Kararı, sükûnu olmayan şuh ve şen aşk da bütün bedeni nasıl cünuna sürüklüyor?
لطف آب بحر کاو چون کوثر است ** سنگ ریزهش جمله در و گوهر است
Kevser gibi olan deniz suyunun letafeti yüzünden dibindeki ateş parçalarının hemen hepsi inci ve mücevherdir.
هر هنر که استا بدان معروف شد ** جان شاگردان بدان موصوف شد
Usta hangi hünerde tanınmışsa, hangi hünerle şöhret bulmuşsa çırağı da o hünerde ilerler ,o hünerde meşhur olur.
پیش استاد اصولی هم اصول ** خواند آن شاگرد چست با حصول 2830
Usul ilmini bilen üstadın yanında zihni çevik, istidatlı talebe usul okur;
پیش استاد فقیه آن فقه خوان ** فقه خواند نی اصول اندر بیان
Fakîh üstadın yanında da usul okumaz, fıkıh tahsil eder.
پیش استادی که او نحوی بود ** جان شاگردش از او نحوی شود
Nahiv üstadının talebesi nahiv üstadı olur.
باز استادی که او محو ره است ** جان شاگردش از او محو شه است
Hakikat yolunda mahvolan üstadın talebesi ise üstadının sayesinde padişahta mahvolur, yokluğa erişir.
زین همه انواع دانش روز مرگ ** دانش فقر است ساز راه و برگ
Ölüm günü bütün bu bilgiler içinde işe yarayan ve yol azığı olanı da yokluk bilgisidir.
حکایت ماجرای نحوی و کشتیبان
Nahivciyle gemici hikâyesi
آن یکی نحوی به کشتی درنشست ** رو به کشتیبان نهاد آن خود پرست 2835
Bir nahiv âlimi, gemiye binmişti. O kendini beğenmiş âlim, yüzünü gemiciye dönüp,
گفت هیچ از نحو خواندی گفت لا ** گفت نیم عمر تو شد در فنا
“Sen hiç nahiv okudun mu?” demişti. Gemici “hayır” deyince demişti ki : “Yarı ömrün hiçe gitti.”
دل شکسته گشت کشتیبان ز تاب ** لیک آن دم کرد خامش از جواب
Gemici bu söze kızdı, gönlü kırıldı. Fakat susup derhal cevap vermedi.