خود قویتر میشود خمر کهن ** خاصه آن خمری که باشد من لدن
Eski şarap esasen kuvvetlidir, hele “ Min ledünn” şarabı olursa...
پیر را بگزین که بیپیر این سفر ** هست بس پر آفت و خوف و خطر
Pîri bul ki bu yolculuk, Pîrsiz pek tehlikeli, pek korkuludur, âfetlerle doludur.
آن رهی که بارها تو رفتهای ** بیقلاووز اندر آن آشفتهای
Bildiğin ve defalarca gittiğin yolda bile kılavuz olmazsa şaşırırsın.
پس رهی را که ندیده ستی تو هیچ ** هین مرو تنها ز رهبر سر مپیچ2945
Kendine gel! Hiç görmediğin o yola yalnız gitme, sakın yol göstericiden baş çevirme!
گر نباشد سایهی او بر تو گول ** پس ترا سر گشته دارد بانگ غول
Ey nobran! Pîrin gölgesi olmazsa gulyabani sesi, seni sersemleştirir, yolunu şaşırtır.
غولت از ره افکند اندر گزند ** از تو داهیتر در این ره بس بدند
Gulyabani, sana sana zarar verir, yolundan alıkor. Bu yolda nice senden daha dahi kişiler kaybolup gittiler.
از نبی بشنو ضلال رهروان ** که چشان کرد آن بلیس بد روان
Yolcuların yollarını şaşırdıklarını, kötü ruhlu İblis’in onlara neler yaptığını Kur’an’dan işit!
صد هزاران ساله راه از جاده دور ** بردشان و کردشان ادبار و عور
Onları ana yoldan yüz binlerce yıl uzak olan yola götürdü, felakete uğrattı, çırçıplak bıraktı.
استخوانهاشان ببین و مویشان ** عبرتی گیر و مران خر سویشان2950
Onların kemiklerine, kıllarına ( onlardan kalan eserlere) bak da ibret al; eşeğini onların yoluna sürme.
گردن خر گیر و سوی راه کش ** سوی رهبانان و ره دانان خوش
Eşeğin başını çek, onu yola sok, doğru yolu bilen ve görenlerin yoluna sür.
هین مهل خر را و دست از وی مدار ** ز آن که عشق اوست سوی سبزهزار
Onu boş bırakma, yularını tut; çünkü o, yeşilliğe gitmeği sever.
گر یکی دم تو به غفلت واهلیش ** او رود فرسنگها سوی حشیش
Gaflet edip de bir an boş bıraktın mı çayırlara doğru fersahlarca yol alır.
دشمن راه است خر مست علف ** ای که بس خر بنده را کرد او تلف
Eşek yol düşmanıdır, yeşillik görünce sarhoş olur. Onun yüzünden nice ona kul olanlar telef olup gitmişlerdir.
گر ندانی ره هر آن چه خر بخواست ** عکس آن کن خود بود آن راه راست2955
Eğer yol bilmezsen eşeğin dileğine aykırı hareket et; doğru yol, o aykırı yoldur.
شاوروهن پس آن گه خالفوا ** إن من لم یعصهن تالف
Kadınlarla meşverette bulunun, ne derlerse aksini yapın. Şüphe yok ki onlara aykırı hareket etmeyen helâk oldular.
با هوا و آرزو کم باش دوست ** چون یضلک عن سبیل الله اوست
Heva hevesle, nefsin isteğiyle az dost ol. Çünkü seni Tanrı yolundan çıkaran, yolunu şaşırtan, heva ve hevestir.
این هوا را نشکند اندر جهان ** هیچ چیزی همچو سایهی همرهان
Cihanda bu heva ve hevesi, yoldaşların gölgesini kırıp öldürdüğü gibi hiçbir şey kıramaz, yok edemez.
وصیت کردن رسول صلی الله علیه و اله و سلم علی را علیه السلام که چون هر کسی به نوع طاعتی تقرب جوید به حق تو تقرب جوی به نصیحت عاقل و بندهی خاص تا از همه پیش قدم تر باشی
Peygamber –Sallâllahu Aleyhi Vesellem – in, Ali’ye –Tanrı ondan razı olsun – “ Herkes bir çeşit ibadetle Tanrı’ya yaklaşmayı diler, sen akıllı ve Tanrı’ya ulaşmış kulla sohbet yüzünden yaklaşmaya çalış ki o kulların en ileri gideni olasın “ diye nasihat etmesi
گفت پیغمبر علی را کای علی ** شیر حقی پهلوانی پر دلی
Peygamber, Ali’ye dedi ki: “ Ey Ali! Tanrı aslanısın, kuvvetlisin, korkmazsın, yüreklisin.
لیک بر شیری مکن هم اعتماد ** اندر آ در سایهی نخل امید2960
Fakat aslanlığına dayanma, güvenme. Ümit ağacının gölgesine sığın!
اندر آ در سایهی آن عاقلی ** کش نداند برد از ره ناقلی
Hiç kimsenin rivayetlerle, masallarla yoldan ayıramayacağı akıllı bir kişinin gölgesine gir.
ظل او اندر زمین چون کوه قاف ** روح او سیمرغ بس عالی طواف
Yeryüzünde onun gölgesi Kafdağı gibidir, ruhu da Simurg gibi çok yükseklerde uçmakta, yücelerde dolaşmakta.
گر بگویم تا قیامت نعت او ** هیچ آن را مقطع و غایت مجو
Kıyamete kadar onu övsem, söylesem tükenmez. Bu övüşe bir kesim, bir son arama.
در بشر رو پوش کرده ست آفتاب ** فهم کن و الله اعلم بالصواب
Güneş, insan suretiyle yüzünü örtmüştür, insan suretinde gizlenmiştir; artık sen anlayıver. Doğrusunu Tanrı daha iyi bilir.
یا علی از جملهی طاعات راه ** بر گزین تو سایهی خاص اله2965
Ya Ali! Sen, Tanrı yolundakini bütün ibadetler içinde Tanrıya ulaşmış kişinin gölgesine sığınmayı seç.
هر کسی در طاعتی بگریختند ** خویشتن را مخلصی انگیختند
Herkes bir çeşit ibadete sarıldı, kendisi için bir türlü kurtulma çaresine yapıştı.