Aynan, bilir misin, neden gammaz değil? Yüzünden tozu, pası silinmemiş de ondan!
عاشق شدن پادشاه بر کنیزک رنجور و تدبیر کردن در صحت او
Padişahın bir halayığa âşık olup satın alması, halayığın hastalanması, onu iyi etmek için tedbiri
بشنوید ای دوستان این داستان ** خود حقیقت نقد حال ماست آن35
Ey dostlar! Bu hikâyeyi dinleyiniz. Hakikatte o bizim bu günkü halimizdir.
بود شاهی در زمانی پیش از این ** ملک دنیا بودش و هم ملک دین
Bundan evvelki bir zamanda bir padişah vardı. O hem dünya, hem din saltanatına malikti.
اتفاقا شاه روزی شد سوار ** با خواص خویش از بهر شکار
Padişah, bir gün hususi adamları ile av için hayvana binmiş, giderken.
یک کنیزک دید شه بر شاه راه ** شد غلام آن کنیزک جان شاه
Ana caddede bir halayık gördü, o halayığın kölesi oldu.
مرغ جانش در قفس چون میطپید ** داد مال و آن کنیزک را خرید
Can kuşu kafeste çırpınmaya başladı. Mal verdi, o halayığı satın aldı.
چون خرید او را و برخوردار شد ** آن کنیزک از قضا بیمار شد40
Onu alıp arzusuna nail oldu. Fakat kazara o halayık hastalandı.
آن یکی خر داشت، پالانش نبود ** یافت پالان گرگ خر را در ربود
Birisinin eşeği varmış, fakat palanı yokmuş. Palanı ele geçirmiş, bu sefer eşeği kurt kapmış.
کوزه بودش آب مینامد به دست ** آب را چون یافت خود کوزه شکست
Birisinin ibriği varmış, fakat suyu elde edememiş. Suyu bulunca da ibrik kırılmış!
شه طبیبان جمع کرد از چپ و راست ** گفت جان هر دو در دست شماست
Padişah sağdan, soldan hekimler topladı. Dedi ki: “İkimizin hayatı da sizin elinizdedir.
جان من سهل است جان جانم اوست ** دردمند و خستهام درمانم اوست
Benim hayatım bir şey değil, asıl canımın canı odur. Ben dertliyim, hastayım dermanım o.
هر که درمان کرد مر جان مرا ** برد گنج و در و مرجان مرا45
Kim benim canıma derman ederse benim hazinemi, incimi ve mercanımı (atiye ve ihsanımı) o aldı (demektir).”
جمله گفتندش که جانبازی کنیم ** فهم گرد آریم و انبازی کنیم
Hepsi birden dediler ki: “Canımızı feda edelim. Beraberce düşünüp beraberce tedavi edelim.
هر یکی از ما مسیح عالمی است ** هر الم را در کف ما مرهمی است
Bizim her birimiz bir âlem Mesih’idir, elimizde her hastalığa bir ilâç vardır.”
گر خدا خواهد نگفتند از بطر ** پس خدا بنمودشان عجز بشر
Kibirlerinden Allah isterse (inşaallah) demediler. Allah da onlara insanların acizliğini gösterdi.
ترک استثنا مرادم قسوتی است ** نی همین گفتن که عارض حالتی است
”İnşaallah” sözünü terk ettiklerini söylemeden maksadım, insanların yürek katılığını ve mağrurluğunu söylemektir. Yoksa ârızî bir halet olan inşaallah’ı söylemeyi unuttuklarını anlatmak değildir.
ای بسا ناورده استثنا به گفت ** جان او با جان استثناست جفت50
Hey gidi nice inşaallah’ı diliyle söylemeyen vardır ki canı “inşaallah” la eş olmuştur.
هر چه کردند از علاج و از دوا ** گشت رنج افزون و حاجت ناروا
İlâç ve tedavi nev’inden her ne yapıldıysa hastalık arttı, maksat da hâsıl olmadı.
آن کنیزک از مرض چون موی شد ** چشم شه از اشک خون چون جوی شد
O halayıkcağız, hastalıktan kıl gibi olunca padişahın kanlı gözyaşı ırmağa döndü.
از قضا سرکنگبین صفرا فزود ** روغن بادام خشکی مینمود
Kazara sirkengübin safrayı arttırdı. Badem yağı da kuruluk tesirini göstermeye başladı.
از هلیله قبض شد اطلاق رفت ** آب آتش را مدد شد همچو نفت
Karahelileyle kabız oldu, ferahlığı gitti; su, neft gibi ateşe yardım etti.
ظاهر شدن عجز حکیمان از معالجهی کنیزک و روی آوردن پادشاه به درگاه خدا و در خواب دیدن او ولی را
Halayığın tedavisinde hekimlerin âciz kalmalarını padişahın anlaması, Tanrı tapusuna yüz tutması ve bir uluyu rüyada görmesi