-
سر از آن رو مینهم من بر زمین ** تا گواه من بود در روز دین 3275
- Ben kıyamet günü bu sözüme şahit olsun diye yere baş koyuyorum.
-
یوم دین که زلزلت زلزالها ** این زمین باشد گواه حالها
- Yerlerin şiddetle sarsıldığı kıyamet gününde bu yeryüzü, insanların hallerine şahit olur.
-
کاو تحدث جهرة أخبارها ** در سخن آید زمین و خارهها
- Gizlediği haberleri apaşikâr söyler. Yeryüzü ve dikenler söze gelir.
-
فلسفی منکر شود در فکر و ظن ** گو برو سر را بر آن دیوار زن
- Filozof; kendi fikrince, kendi zannınca bunu inkâr eder. Ona de: Sen var, başını o duvara vura gör!
-
نطق آب و نطق خاک و نطق گل ** هست محسوس حواس اهل دل
- Gönül ehlinin duyguları; suyun, toprağın, çamurun sözünü duyar durur.
-
فلسفی کاو منکر حنانه است ** از حواس اولیا بیگانه است 3280
- Filozof, Hannâne direğinin inlemesini inkâr eder. Çünkü velîlerin duygularından haberi yok, onlara yabancı.
-
گوید او که پرتو سودای خلق ** بس خیالات آورد در رای خلق
- Der ki: “ Halkta sevdanın aksi, birçok hayaller yaratır, onlara gösterir”
-
بلکه عکس آن فساد و کفر او ** این خیال منکری را زد بر او
- Halbuki bu fikir, onun fesat ve küfrünün aksidir. Bu inkâr hayali; ona fikrinden, inanışındaki bozukluktan gelmiştir.
-
فلسفی مر دیو را منکر شود ** در همان دم سخرهی دیوی بود
- Filozof; cini, şeytanı inkâr eder; fakat inkâr eder etmez bir cinin, bir şeytanın maskarası olmuştur.
-
گر ندیدی دیو را خود را ببین ** بیجنون نبود کبودی بر جبین
- Ey filozof, eğer şeytanı görmedinse kendine bak!( Başını duvara vurup çürütmüşsün, gömgök olmuş) Deli olmadan alın böyle göğerir mi?
-
هر که را در دل شک و پیچانی است ** در جهان او فلسفی پنهانی است 3285
- Kimin gönlünde şüphe, vesvese varsa felsefeye inanmıştır, gizli münkirdir.
-
مینماید اعتقاد و گاه گاه ** آن رگ فلسف کند رویش سیاه
- Bazen dine inanır ama bazı ,bazı da o filozofluk damarı yüzünü kapkara eder.
-
الحذر ای مومنان کان در شماست ** در شما بس عالم بیمنتهاست
- Sakının müminler; o felsefeye inanış sizde de vardır. Sizde nice sonsuz âlimler var.
-
جمله هفتاد و دو ملت در تو است ** وه که روزی آن بر آرد از تو دست
- Bütün bu yetmiş iki din ve şeriat sendedir. Senden zâhir olduğu gün eyvah haline!
-
هر که او را برگ آن ایمان بود ** همچو برگ از بیم این لرزان بود
- Kimde o aykırı inanıştan bir yapracık varsa o günün korkusundan yaprak gibi titrer.
-
بر بلیس و دیو از آن خندیدهای ** که تو خود را نیک مردم دیدهای 3290
- İblis’e cine, kendini iyi adam gördüğünden güldün.
-
چون کند جان باژگونه پوستین ** چند واویلا بر آید اهل دین
- Fakat can, postunu ters giyer , içindekini dışarı verirse din ehlinden ne kadar ahlar vahlar çıkar.
-
بر دکان هر زرنما خندان شده ست ** ز آنکه سنگ امتحان پنهان شده ست
- Dükkânda altın gibi görünen madenlerin hepsi güler. Çünkü imtihan taşı gizlidir.
-
پرده ای ستار از ما بر مگیر ** باش اندر امتحان ما مجیر
- Ey ayıpları örten Tanrı! Perdemizi kaldırma; imtihan zamanında bize yardım et, bizi kurtar!
-
قلب پهلو میزند با زر به شب ** انتظار روز میدارد ذهب
- Geceleyin kalp altın, hakiki altınla yan yanadır. Altın ise gündüzü bekler.
-
با زبان حال زر گوید که باش ** ای مزور تا بر آید روز فاش 3295
- Hal diliyle der ki: “ Yalancı, hele bir dur. Herkesin meydana çıkacağı gün bir gelsin!”
-
صد هزاران سال ابلیس لعین ** بود ز ابدال و امیر المؤمنین
- Lânetlenmiş İblis; yüz binlerce yıl Abdâl’ dendi, müminler beyiydi.
-
پنجه زد با آدم از نازی که داشت ** گشت رسوا همچو سرگین وقت چاشت
- Naz ve istiğnası yönünden Âdemle savaştı, kuşluk vakti kokmaya başlayan pislik gibi rüsvay oldu.
-
دعا کردن بلعم باعور که موسی و قومش را از این شهر که حصار دادهاند بیمراد باز گردان
- Temsil yoluyla Bâûr’un hikâyesi
-
بلعم باعور را خلق جهان ** سغبه شد مانند عیسای زمان
- Dünya halkı, Bâûr oğlu Bel’am’a zamanın İsa’sına mağlûp oldukları gibi mağlûp ve zebun olmuştu.
-
سجده ناوردند کس را دون او ** صحت رنجور بود افسون او
- Ondan başka kimseye secde etmezlerdi. Afsunu, hastalara şifa verirdi.