-
هر که او را برگ آن ایمان بود ** همچو برگ از بیم این لرزان بود
- Kimde o aykırı inanıştan bir yapracık varsa o günün korkusundan yaprak gibi titrer.
-
بر بلیس و دیو از آن خندیدهای ** که تو خود را نیک مردم دیدهای 3290
- İblis’e cine, kendini iyi adam gördüğünden güldün.
-
چون کند جان باژگونه پوستین ** چند واویلا بر آید اهل دین
- Fakat can, postunu ters giyer , içindekini dışarı verirse din ehlinden ne kadar ahlar vahlar çıkar.
-
بر دکان هر زرنما خندان شده ست ** ز آنکه سنگ امتحان پنهان شده ست
- Dükkânda altın gibi görünen madenlerin hepsi güler. Çünkü imtihan taşı gizlidir.
-
پرده ای ستار از ما بر مگیر ** باش اندر امتحان ما مجیر
- Ey ayıpları örten Tanrı! Perdemizi kaldırma; imtihan zamanında bize yardım et, bizi kurtar!
-
قلب پهلو میزند با زر به شب ** انتظار روز میدارد ذهب
- Geceleyin kalp altın, hakiki altınla yan yanadır. Altın ise gündüzü bekler.
-
با زبان حال زر گوید که باش ** ای مزور تا بر آید روز فاش 3295
- Hal diliyle der ki: “ Yalancı, hele bir dur. Herkesin meydana çıkacağı gün bir gelsin!”
-
صد هزاران سال ابلیس لعین ** بود ز ابدال و امیر المؤمنین
- Lânetlenmiş İblis; yüz binlerce yıl Abdâl’ dendi, müminler beyiydi.
-
پنجه زد با آدم از نازی که داشت ** گشت رسوا همچو سرگین وقت چاشت
- Naz ve istiğnası yönünden Âdemle savaştı, kuşluk vakti kokmaya başlayan pislik gibi rüsvay oldu.
-
دعا کردن بلعم باعور که موسی و قومش را از این شهر که حصار دادهاند بیمراد باز گردان
- Temsil yoluyla Bâûr’un hikâyesi
-
بلعم باعور را خلق جهان ** سغبه شد مانند عیسای زمان
- Dünya halkı, Bâûr oğlu Bel’am’a zamanın İsa’sına mağlûp oldukları gibi mağlûp ve zebun olmuştu.
-
سجده ناوردند کس را دون او ** صحت رنجور بود افسون او
- Ondan başka kimseye secde etmezlerdi. Afsunu, hastalara şifa verirdi.
-
پنجه زد با موسی از کبر و کمال ** آن چنان شد که شنیده ستی تو حال 3300
- Kendisini beğendiği, ulu gördüğü için Musa ile savaştı. Sonra hali, duyduğun gibi oldu.
-
صد هزار ابلیس و بلعم در جهان ** همچنین بوده ست پیدا و نهان
- Dünyada yüz binlerce İblis ve Bel’am vardır ki gizli, açık hep bu hale düşmüşlerdir.
-
این دو را مشهور گردانید اله ** تا که باشد این دو بر باقی گواه
- Tanrı, diğerlerine misal olsun diye bu ikisini meşhur etti;
-
این دو دزد آویخت از دار بلند ** ور نه اندر قهر بس دزدان بدند
- Bu iki hırsızı darağacına çekti, yükseltti. Yoksa kahrına uğramış daha nice hırsız var!
-
این دو را پرچم به سوی شهر برد ** کشتگان قهر را نتوان شمرد
- Bu ikisini aşikâre kahredip şöhretlendirdi; yoksa onun kahrıyla ölenler sayılamayacak kadar çok!
-
نازنینی تو ولی در حد خویش ** الله الله پا منه از حد خویش 3305
- Nazeninsin, nazlısın, ama haddince Allah aşkına olsun haddini aşma!
-
گر زنی بر نازنین تر از خودت ** در تگ هفتم زمین زیر آردت
- Eğer kendinden daha nazenin birisine çatarsan seni yerin yedi kat dibine sokar.
-
قصهی عاد و ثمود از بهر چیست ** تا بدانی کانبیا را نازکی است
- Âd ve Semud kavminin hikâyeleri ne için söylenip duruyor? Peygamberlerin nazik, nazenin olduklarını bilmen için.
-
این نشان خسف و قذف و صاعقه ** شد بیان عز نفس ناطقه
- Yere batma, başlarına taş yağma, bir sesle canlarının alınışı...Hep bu vakalar, nefs-i natıka sahiplerinin yücelerini bildirmek içindir.
-
جمله حیوان را پی انسان بکش ** جمله انسان را بکش از بهر هش
- Bütün hayvanları insan için öldür, fakat bütün insanları da bir akıllı kişi için öldür. (hiç beis yok!)
-
هش چه باشد عقل کل هوشمند ** هوش جزوی هش بود اما نژند 3310
- Akıl dediğin nedir? Akıl sahibinin akl-ı Küll’ü. Cüzi akıl da akıldır ama pek arıktır.
-
جمله حیوانات وحشی ز آدمی ** باشد از حیوان انسی در کمی
- İnsanlardan kaçan vahşi hayvanların hepsi, ehlî hayvanlara nispetle aşağılıktır.
-
خون آنها خلق را باشد سبیل ** ز انکه وحشیاند از عقل جلیل
- Vahşi hayvanların kanı mübahtır. Çünkü yüce akıldan kaçmaktadırlar. Akılları yoktur.
-
عزت وحشی بدین افتاد پست ** که مر انسان را مخالف آمده ست
- İnsanın emrine uymuyor diye vahşinin yüceliği bu dereceye düşmüştür.