Can, o nefesi, nefesle çıkan sözü, bazen cim haline kor; bazen de ha ve dal haline ( bu suretle de inkâr da bulunur). Gâh o sözü barış sözü yapar, gâh savaş sözü.
همچنین این باد را یزدان ما ** کرده بد بر عاد همچون اژدها
Yine böyle Tanrı’mız, bu rüzgârı Âd kavmine ejderha yaptığı halde,
باز هم آن باد را بر مومنان ** کرده بد صلح و مراعات و امان
Yine aynı rüzgârı; müminlere rahmet, hayat ve emniyet verici bir hale getirmişti.
گفت المعنی هو الله شیخ دین ** بحر معنیهای رب العالمین
Âlemlerin Rabbinin mânalar denizi olan bin Şeyhi, “ mâna Allah’dır” dedi.
جمله اطباق زمین و آسمان ** همچو خاشاکی در آن بحر روان
Bütün yerler, gökler; o yürüyen denizde, o can deryasında çör çöp gibidir.
حملهها و رقص خاشاک اندر آب ** هم ز آب آمد به وقت اضطراب3340
Suda çör çöpün saldırması, oynaması, suyun dalgalanmasındandır.
چون که ساکن خواهدش کرد از مرا ** سوی ساحل افکند خاشاک را
İnat eder de onları hareketsiz bırakmayı dilerse kıyıya atıverir.
چون کشد از ساحلش در موج گاه ** آن کند با او که آتش با گیاه
Kıyıdan dalgalandığı yere, kendisine çekti mi... ateş, ota ne yaparsa deniz de onlara onu yapar (hepsini siler, süpürür, yok eder).
این حدیث آخر ندارد باز ران ** جانب هاروت و ماروت ای جوان
Bu söze de son yoktur. Ey genç sen yine Hârût Mârût hikâyesine dön.
باقی قصهی هاروت و ماروت و نکال و عقوبت ایشان هم در دنیا به چاه بابل
Hârût, Mârût hikâyesinin sonu ve onların, dünyada Bâbil Kuyusunda cezalandırılmaları
چون گناه و فسق خلقان جهان ** میشدی بر هر دو روشن آن زمان
Bu iki melek, cihan halkının günahını, kötülüğünü görünce,
دستخاییدن گرفتندی ز خشم ** لیک عیب خود ندیدندی به چشم3345
Hiddetlerinden ellerini ısırıyorlardı. Fakat gözleriyle kendi ayıplarını görmüyorlardı.
خویش در آیینه دید آن زشت مرد ** رو بگردانید از آن و خشم کرد
Bir çirkin, aynada kendisini görünce yüzünü çevirmiş, kızmış.
خویش بین چون از کسی جرمی بدید ** آتشی در وی ز دوزخ شد پدید
Kendisini gören kendisini beğenen; birisinde bir suç gördü mü...İçinde cehennemden daha şiddetli bir ateş parlar.