پاس دارد قلعه را از دشمنان ** قلعه نفروشد به مال بیکران
Kaleyi düşmanlardan korur, orasını sayısız mal ve para verse bile satmaz,
غایب از شه در کنار ثغرها ** همچو حاضر او نگه دارد وفا
Padişah orada değilken, hudut boylarında, padişahın huzurundaymış gibi vefakârlıkta bulunursa;
پیش شه او به بود از دیگران ** که به خدمت حاضرند و جان فشان
O dizdar; elbette padişahın yanında, huzurunda bulunan ve can feda eden kişilerden daha değerlidir.
پس به غیبت نیم ذرهی حفظ کار ** به که اندر حاضری ز آن صد هزار
Şu halde yarı zerre miktarı, fakat gaibane emir tutmak; emredicinin huzurunda kulluk etmek ve emrine uymaktan yüz binlerce defa üstündür.
طاعت و ایمان کنون محمود شد ** بعد مرگ اندر عیان مردود شد3640
Kulluk ve iman, şimdi makbuldür. Fakat ölümden sonra her şey meydana çıkınca inanmak, bir işe yaramaz.
چون که غیب و غایب و رو پوش به ** پس لبان بر بند لب خاموش به
Hakikatın kapalı, örtülü olması ve gayba inanmak daha iyi, daha makbul olunca ağzın kapalı, dudağın yumuk olması elbette iyidir.
ای برادر دست وا دار از سخن ** خود خدا پیدا کند علم لدن
Kardeş, sözden el çek ki bizzat Tanrı, sende Ledün ilmini meydana çıkarsın.
بس بود خورشید را رویش گواه ** أی شیء أعظم الشاهد إله
Güneşin varlığına delil kendisi yeter. Tanrı’dan daha ulu şahit kimdir?
نه بگویم چون قرین شد در بیان ** هم خدا و هم ملک هم عالمان
Hayır... Söyleyeceğim çünkü Kur’an’da şahadet hususunda hep beraberce Tanrı da anılmıştır, melek de âlimler de.
یشهد الله و الملک و اهل العلوم ** إنه لا رب إلا من یدوم3645
Tanrı da şahadet eder, melekler de, bilgili kişiler de: Şüphe yok ki Rabb, ancak daimî Tanrı’dır...
چون گواهی داد حق که بود ملک ** تا شود اندر گواهی مشترک
Hak, şahadet edince melek kim oluyor ki şahadette Tanrı ile müşterek olsun!
ز آن که شعشاع حضور آفتاب ** بر نتابد چشم و دلهای خراب
Çünkü ziyaya tahammül edemeyen zavallı gözlerle biçare gönüllerin güneşin nuruna ve güneşe takatleri yoktur.
چون خفاشی کاو تف خورشید را ** بر نتابد بگسلد اومید را
Bu çeşit gözler, böyle gönüller, yarasaya benzerler. Yarasa güneşin ışığına, güneşin hararetine tahammül edemez, ümidini keser ( güneşten mahrum kalır)
پس ملایک را چو ما هم یار دان ** جلوه گر خورشید را بر آسمان
Gökyüzünde cilve eden güneşe şahadette, melekleri de bize dost, bize eş bil!
کاین ضیا ما ز آفتابی یافتیم ** چون خلیفه بر ضعیفان تافتیم3650
“ Biz o tek güneşten nurlandık, güneşin halifesi gibi zayıfları nurlandık” diye şahadet ederler.
چون مه نو یا سه روزه یا که بدر ** مرتبهی هر یک ملک در نور و قدر
Her melek; yeni ay, yahut üç günlük ay, yahut da dolunay gibi kemal, nur ve kudret sahibidir.
ز اجنحهی نور ثلاث او رباع ** بر مراتب هر ملک را آن شعاع
O şûle; üçer, dörder kanatlı meleklerin her birine, mertebelerine göre vurmakta, onları nurlandırmaktadır.
همچو پرهای عقول انسیان ** که بسی فرق است شان اندر میان
Meleklerin kanatları insanların akıl kanatlarına benzer. İnsanların akılları arasında da çok fark vardır.
پس قرین هر بشر در نیک و بد ** آن ملک باشد که مانندش بود
İyilikte olsun, kötülükte olsun her insana kendisine benzer bir melek arkadaştır.
چشم اعمش چون که خور را بر نتافت ** اختر او را شمع شد تا ره بیافت3655
Gözü tahammül edemediği için çipile, yıldız ışık verir, o da bu suretle yol bulur.
گفتن پیغامبر علیه السلام مر زید را که این سر را فاش تر از این مگو و متابعت نگاه دار