گر خدا خواهد نگفتند از بطر ** پس خدا بنمودشان عجز بشر
Kibirlerinden Allah isterse (inşaallah) demediler. Allah da onlara insanların acizliğini gösterdi.
ترک استثنا مرادم قسوتی است ** نی همین گفتن که عارض حالتی است
”İnşaallah” sözünü terk ettiklerini söylemeden maksadım, insanların yürek katılığını ve mağrurluğunu söylemektir. Yoksa ârızî bir halet olan inşaallah’ı söylemeyi unuttuklarını anlatmak değildir.
ای بسا ناورده استثنا به گفت ** جان او با جان استثناست جفت50
Hey gidi nice inşaallah’ı diliyle söylemeyen vardır ki canı “inşaallah” la eş olmuştur.
هر چه کردند از علاج و از دوا ** گشت رنج افزون و حاجت ناروا
İlâç ve tedavi nev’inden her ne yapıldıysa hastalık arttı, maksat da hâsıl olmadı.
آن کنیزک از مرض چون موی شد ** چشم شه از اشک خون چون جوی شد
O halayıkcağız, hastalıktan kıl gibi olunca padişahın kanlı gözyaşı ırmağa döndü.
از قضا سرکنگبین صفرا فزود ** روغن بادام خشکی مینمود
Kazara sirkengübin safrayı arttırdı. Badem yağı da kuruluk tesirini göstermeye başladı.
از هلیله قبض شد اطلاق رفت ** آب آتش را مدد شد همچو نفت
Karahelileyle kabız oldu, ferahlığı gitti; su, neft gibi ateşe yardım etti.
ظاهر شدن عجز حکیمان از معالجهی کنیزک و روی آوردن پادشاه به درگاه خدا و در خواب دیدن او ولی را
Halayığın tedavisinde hekimlerin âciz kalmalarını padişahın anlaması, Tanrı tapusuna yüz tutması ve bir uluyu rüyada görmesi
شه چو عجز آن حکیمان را بدید ** پا برهنه جانب مسجد دوید55