-
صورت رفعت برای جسمهاست ** جسمها در پیش معنی اسمهاست 590
- Sûreta yükseklik, cisimlerindir, fakat mana huzurunda cisimler, isimlerden ibarettir.
-
جواب گفتن وزیر که خلوت را نمیشکنم
- Vezirin “Halveti terk etmem" diye cevap vermesi
-
گفت حجتهای خود کوته کنید ** پند را در جان و در دل ره کنید
- Vezir dedi ki: “Delillerinizi kısa kesiniz; nasihatimi, can ve gönülden dinleyiniz.
-
گر امینم متهم نبود امین ** گر بگویم آسمان را من زمین
- Emin isem, emin adam ittiham edilmez göğe yer desem bile!
-
گر کمالم با کمال انکار چیست ** ور نیم این زحمت و آزار چیست
- Eğer ben mahzı kemâl isem kemâli inkâr nedir? Değilsem bu zahmet, bu eziyet ne oluyor?
-
من نخواهم شد از این خلوت برون ** ز آن که مشغولم به احوال درون
- Ben bu halvetten çıkmayacağım çünkü kalp ahvali ile meşgulüm.”
-
اعتراض مریدان در خلوت وزیر
- Müritlerin vezire yalvarması
-
جمله گفتند ای وزیر انکار نیست ** گفت ما چون گفتن اغیار نیست 595
- Hepsi birden dediler ki: “Ey vezir, inkâr etmiyoruz, bizim sözümüz ağyarın sözü gibi değildir.
-
اشک دیدهست از فراق تو دوان ** آه آه است از میان جان روان
- Ayrılığından gözyaşlarımız akmakta, canımızın tâ içinden ahu vahlar coşmakta!”
-
طفل با دایه نه استیزد و لیک ** گرید او گر چه نه بد داند نه نیک
- Çocuk dadı ile kavga etmez. Gerçi ne kötüyü bilir ne iyiyi... Fakat boyuna ağlar durur!
-
ما چون چنگیم و تو زخمه میزنی ** زاری از ما نی تو زاری میکنی
- Biz çenk gibiyiz sen mızrak vurmaktasın; inleme bizden değil, sen inliyorsun!
-
ما چو ناییم و نوا در ما ز تست ** ما چو کوهیم و صدا در ما ز تست
- Biz ney gibiyiz, bizdeki nağme senden. Biz dağ gibiyiz, bizdeki seda senden.
-
ما چو شطرنجیم اندر برد و مات ** برد و مات ما ز تست ای خوش صفات 600
- Kazanıp kaybetmede satranç oyunu gibiyiz; ey huyları güzel! Bizim kazanıp kaybetmemiz sendendir.
-
ما که باشیم ای تو ما را جان جان ** تا که ما باشیم با تو در میان
- Ey bizim canımıza can olan! Biz kim oluyoruz ki seninle ortada olalım, görünelim!
-
ما عدمهاییم و هستیهای ما ** تو وجود مطلقی فانی نما
- Biz yokuz. Varlıklarımız, fâni suretle gösteren Vücud-u Mutlak olan sensin.
-
ما همه شیران ولی شیر علم ** حملهشان از باد باشد دمبهدم
- Biz umumiyetle aslanlarız ama bayrak üstüne resmedilmiş aslanlar! Onların zaman zaman hareketleri, hamleleri rüzgârdandır.
-
حمله شان پیدا و ناپیداست باد ** آن که ناپیداست هرگز کم مباد
- Aslanların saldırışı meydânda; lâkin rüzgâr gizlidir. O gizli olan, aslâ eksik olmasın. (T.M. 602)
-
باد ما و بود ما از داد تست ** هستی ما جمله از ایجاد تست 605
- Hareketimiz de, varlığımız da senin vergindir. Varlığımız umumiyetle senin icadındır.
-
لذت هستی نمودی نیست را ** عاشق خود کرده بودی نیست را
- Yoksa varlık lezzetini gösterdin. Yok olanı kendine âşık eylemiştin!
-
لذت انعام خود را وامگیر ** نقل و باده و جام خود را وامگیر
- O in’am ve ihsanın lezzetini... Mezeyi, şarabı ve kadehi esirgeme!
-
ور بگیری کیت جستجو کند ** نقش با نقاش چون نیرو کند
- Esirgersen kim arayıp tarıyabilir? Nakış nakkaşla nasıl mücadele eder?
-
منگر اندر ما، مکن در ما نظر ** اندر اکرام و سخای خود نگر
- Bize, bizim ef’alimize bakma; kendi ikramına, kendi cömertliğine bak!
-
ما نبودیم و تقاضامان نبود ** لطف تو ناگفتهی ما میشنود 610
- Biz yoktuk, mücadelemiz de yoktu. Senin lütfun bizim söylenmemiş sırlarımızı da işitiyordu.
-
نقش باشد پیش نقاش و قلم ** عاجز و بسته چو کودک در شکم
- Nakış, nakkaşın ve kaleminin huzurunda ama karnındaki çocuk gibi âciz ve eli bağlıdır.
-
پیش قدرت خلق جمله بارگه ** عاجزان چون پیش سوزن کارگه
- Kudret huzurunda bütün âlem mahlûkları, iğne önünde gergef gibi âcizdir.
-
گاه نقشش دیو و گه آدم کند ** گاه نقشش شادی و گه غم کند
- Kudret gergefe bazen şeytan resmi, bazen insan resmi işler; gâh neşe, gâh keder nakşeder.
-
دست نه تا دست جنباند به دفع ** نطق نه تا دم زند در ضر و نفع
- Gergefin eli yok ki onu def’ için kımıldatsın; dili yok ki fayda, zarar hususunda ses çıkarsın.