-
زاری ما شد دلیل اضطرار ** خجلت ما شد دلیل اختیار
- Bizim figanımız muztar ve kudretsiz olduğumuzun delilidir. Yaptığımızdan utanmamız da elimizde ihtiyar olduğuna delildir.
-
گر نبودی اختیار این شرم چیست ** وین دریغ و خجلت و آزرم چیست
- Yapıp yapmamada ihtiyarımız varsa utanma ne? Bu açıklanma, bu utanış, bu teeddüp ne?
-
زجر استادان و شاگردان چراست ** خاطر از تدبیرها گردان چراست 620
- Hocaların şakirtleri terbiye etmesi niçin; fikir, neden tedbirlerden tedbirlere dönüyor?
-
ور تو گویی غافل است از جبر او ** ماه حق پنهان کند در ابر رو
- Eğer sen: “O, cebirden gafildir. Hakk’a mensup olan ay, bulutta yüzünü gizliyor” dersen,
-
هست این را خوش جواب ار بشنوی ** بگذری از کفر و در دین بگروی
- Buna hoş bir cevap var; dinlersen küfürden geçer, dini tasdik eder, bana tâbi olursun:
-
حسرت و زاری گه بیماری است ** وقت بیماری همه بیداری است
- Hasret ve figan, hastalık zamanındadır. Hastalık zamanı tamamı ile uyanıklık zamanıdır.
-
آن زمان که میشوی بیمار تو ** میکنی از جرم استغفار تو
- Hasta olduğun zaman günahından istiğfar eder durursun.
-
مینماید بر تو زشتی گنه ** میکنی نیت که باز آیم به ره 625
- Sana günahın çirkinliği görünür; iyileşince yola geleyim diye niyet edersin.
-
عهد و پیمان میکنی که بعد از این ** جز که طاعت نبودم کار گزین
- Bundan sonra kulluktan başka bir iş ihtiyar etmeyeyim diye ahdeylersin.
-
پس یقین گشت این که بیماری ترا ** میببخشد هوش و بیداری ترا
- Şu halde bu yakinen anlaşıldı ki hastalık sana akıllılık, bahşediyor.
-
پس بدان این اصل را ای اصل جو ** هر که را درد است او برده ست بو
- Ey asıl arayan kimse! Şu aslı bil ki kimde dert varsa o, koku almış, dermana ermiştir.
-
هر که او بیدارتر پر دردتر ** هر که او آگاهتر رخ زردتر
- Kim daha ziyade uyanıksa o daha ziyade dertlidir. Kim işi daha iyi anlamışsa onun benzi daha sarıdır.
-
گر ز جبرش آگهی زاریت کو ** بینش زنجیر جباریت کو 630
- Hakk’ın cebrinden agâh isen feryadın nerede? Cebbarlık zincirini görüşün hani?
-
بسته در زنجیر چون شادی کند ** کی اسیر حبس آزادی کند
- Zincire bağlanan nasıl olur da neşelenir? Hapiste esir olan nasıl hürlük eder?
-
ور تو میبینی که پایت بستهاند ** بر تو سرهنگان شه بنشستهاند
- Eğer ayağını bağladıklarını, başına padişah çavuşlarının dikildiğini görüyorsan.
-
پس تو سرهنگی مکن با عاجزان ** ز آن که نبود طبع و خوی عاجز آن
- Gayrı sen de âcizlere çavuşluk etme. Çünkü bu vazife âcizlerin huyu ve tabiatı değildir.
-
چون تو جبر او نمیبینی مگو ** ور همیبینی نشان دید کو
- Mademki görmüyorsun; Tanrı’nın cebrinden bahsetme! Görüyorsan hangi gördüğünün nişanesi?
-
در هر آن کاری که میل استت بدان ** قدرت خود را همیبینی عیان 635
- Hangi bir işe meylin varsa o işte kendi kudretini apaçık görür durursun;
-
و اندر آن کاری که میلت نیست ** و خواست خویش را جبری کنی کاین از خداست
- Hangi işe meylin ve isteğin yoksa... Bu, Tanrı’dandır diye kendini Cebrî yaparsın!
-
انبیا در کار دنیا جبریاند ** کافران در کار عقبی جبریاند
- Peygamberler, dünya işinde Cebrîdirler, kâfirler de ahiret işinde.
-
انبیا را کار عقبی اختیار ** جاهلان را کار دنیا اختیار
- Peygamberlerin, ahiret işinde ihtiyarları vardır, cahillerin de dünya işinde.
-
ز آن که هر مرغی به سوی جنس خویش ** میپرد او در پس و جان پیش پیش
- Zira her kuş, kendi cinsinin bulunduğu yere gider, bedeni, geride uçmaktadır, canı daha tez, daha ileri gitmekte!
-
کافران چون جنس سجین آمدند ** سجن دنیا را خوش آیین آمدند 640
- Kâfirler “Siccin” cinsinden olduklarından dünya zindanına rahat rahat gelmişlerdir.
-
انبیا چون جنس علیین بدند ** سوی علیین جان و دل شدند
- Peygamberler, "İlliyyin" cinsinden olduklarından can ve gönül İlliyyinine doğru gitmişlerdir.
-
این سخن پایان ندارد لیک ما ** باز گوییم آن تمامی قصه را
- Bu sözün sonu yoktur, fakat biz yine dönüp o hikâyeyi tamamlayalım:
-
نومید کردن وزیر مریدان را از رفض خلوت
- Vezirin, halveti terk etmede müritleri ümitsiz bırakması