-
هر نفس مکری و در هر مکر ز آن ** غرقه صد فرعون با فرعونیان 780
- Nefsin her anda hilesi var, her hilesinde yüzlerce Firavun, Firavun’a uyanlarla boğulmuş!
-
در خدای موسی و موسی گریز ** آب ایمان را ز فرعونی مریز
- Mûsâ’nın Tanrısına ve Mûsâ’ya kaç; Firavun’luk ederek iman suyunu dökme!
-
دست را اندر احد و احمد بزن ** ای برادر واره از بو جهل تن
- Ahad ve Ahmed’e yapış, ey kardeş, ten Ebucehl’inden kurtul!
-
به سخن آمدن طفل در میان آتش و تحریض کردن خلق را در افتادن به آتش
- O Yahudi padişahının, küçük bir çocukla bir kadını getirip, o çocuğu ateşe atması, çocuğun dile gelerek halkı ateşe atılmağa teşvik eylemesi
-
یک زنی با طفل آورد آن جهود ** پیش آن بت و آتش اندر شعله بود
- O Yahudi, bir kadını çocuğuyla putun önüne getirdi, ateş yalımlanmıştı.
-
طفل از او بستد در آتش در فکند ** زن بترسید و دل از ایمان بکند
- Çocuğu, anasından alıp ateşe attı. Kadın korkup gönlünü imandan ayırdı.
-
خواست تا او سجده آرد پیش بت ** بانگ زد آن طفل إنی لم أمت 785
- Kadın, put önünde secde etmek isteyince çocuk ateş içinde “Ben ölmedim” diye haykırdı.
-
اندر آ ای مادر اینجا من خوشم ** گر چه در صورت میان آتشم
- “Ana, gel. Gerçi zahirde ateş içinde isem de ben burada iyiyim, hoşum.
-
چشم بند است آتش از بهر حجاب ** رحمت است این سر بر آورده ز جیب
- Bu ateş; perde olarak zahirde bir gözbağıdır. Fakat hakikatte mana yakasından baş çıkarmış, zuhur etmiş bir rahmettir.
-
اندر آ مادر ببین برهان حق ** تا ببینی عشرت خاصان حق
- Ana, gel de Tanrı’nın burhanını gör ki bu suretle Hak haslarının zevk ve işaretini de göresin.
-
اندر آ و آب بین آتش مثال ** از جهانی کاتش است آبش مثال
- Ana, hakikatte ateş olan, fakat zahiren suya benzeyen bir âlemden çık, bu ateşe gir de ateşe benzeyen suyu gör!
-
اندر آ اسرار ابراهیم بین ** کاو در آتش یافت سرو و یاسمین 790
- Ateşe gir de ateş içinde gül ve yasemin bulan İbrahim’in sırlarını gör.
-
مرگ میدیدم گه زادن ز تو ** سخت خوفم بود افتادن ز تو
- Senden doğarken ölümü görüyordum, senden ayrılmaktan pek korkuyordum.
-
چون بزادم رستم از زندان تنگ ** در جهان خوش هوای خوب رنگ
- Hâlbuki senden doğunca havası hoş, rengi güzel bir âleme gelip dar bir zindandan kurtuldum.
-
من جهان را چون رحم دیدم کنون ** چون در این آتش بدیدم این سکون
- Şimdi şu ateş içindeki sükûn ve rahatı bulunca dünyayı ana rahmi gibi görmeye başladım.
-
اندر این آتش بدیدم عالمی ** ذره ذره اندر او عیسی دمی
- Bu ateş içinde bir âlem gördüm ki her zerresinde bir İsâ nefesi var.
-
نک جهان نیست شکل هست ذات ** و آن جهان هست شکل بیثبات 795
- Şekli yok, kendisi var bir cihan… O zahiren var olan dünya ise sebatsız şekilden ibaret.
-
اندر آ مادر به حق مادری ** بین که این آذر ندارد آذری
- Ana, analık hakkı için gel, gir… Bu ateşin ateşlik hassası yok.
-
اندر آ مادر که اقبال آمده ست ** اندر آ مادر مده دولت ز دست
- Ana, gel, gir… Tam talih ve devlet zamanı… Ana, gel, gir… Devleti elinden kaçırma.
-
قدرت آن سگ بدیدی اندر آ ** تا ببینی قدرت و لطف خدا
- O köpeğin kudretini gördün. Gel de bir de Tanrı’nın lütuf ve kudretini gör.
-
من ز رحمت میکشانم پای تو ** کز طرب خود نیستم پروای تو
- Ben sana acıdığımdan ayağını çekiyorum, yoksa neşemden zaten seni kayıracak halde değilim.
-
اندر آ و دیگران را هم بخوان ** کاندر آتش شاه بنهاده ست خوان 800
- İçeri gel, başkalarını da çağır ki padişah ateş içine sofra kurmuştur.
-
اندر آیید ای مسلمانان همه ** غیر عذب دین عذاب است آن همه
- Ey Müslümanlar, hepiniz ateşe girin; din lezzetinden başka her şey azaptan ibarettir.
-
اندر آیید ای همه پروانهوار ** اندر این بهره که دارد صد بهار
- Ey ahali, hepiniz yüzlerce baharı olan bu nasibe pervane gibi gelin, atılın!” diye bağırdı.
-
بانگ میزد در میان آن گروه ** پر همیشد جان خلقان از شکوه
- O, cemaat ortasında böylece bağırmakta; halk, sesinden heybet içinde kalmaktaydı.
-
خلق خود را بعد از آن بیخویشتن ** میفگندند اندر آتش مرد و زن
- Bunun üzerine kadın, erkek kendilerini, ihtiyarsız, ateşe atmağa başladılar.