ناصحان را دست بست و بند کرد ** ظلم را پیوند در پیوند کرد
Nasihatçilerin ellerini bağlayıp hapsetti. Zulmünü birbirine uladı (biteviye ve daha fazla zulmeder oldu).
بانگ آمد کار چون اینجا رسید ** پای دار ای سگ که قهر ما رسید
“Madem iş bu dereceye vardı. Ey köpek, sabret; kahrımız erişti!” diye bir ses geldi.
بعد از آن آتش چهل گز بر فروخت ** حلقه گشت و آن جهودان را بسوخت
Ondan sonra ateş kırk arşın alevlendi; bir halka teşkil etti ve o Yahudileri yaktı.
اصل ایشان بود آتش ابتدا ** سوی اصل خویش رفتند انتها
Onların asılları önceden de ateşti; sonunda da asıllarına gittiler.
هم ز آتش زاده بودند آن فریق ** جزوها را سوی کل باشد طریق875
Zaten zümre ateşten doğmuştu. Cüzüler kül tarafına yol alır, o tarafa giderler.
آتشی بودند مومن سوز و بس ** سوخت خود را آتش ایشان چو خس
Onlar ancak mümini yakan bir ateştiler. Kendilerini kendi ateşleri çerçöp gibi yaktı.
آن که بوده ست امه الهاویه ** هاویه آمد مر او را زاویه
Anası(mayası) Hâviye olan kimsenin mekânı, ancak Hâviyedir.
مادر فرزند جویان وی است ** اصلها مر فرعها را در پی است
Çocuk anası, onu arar; asıllar, mutlaka feri’leri izler.
آب اندر حوض اگر زندانی است ** باد نشفش میکند کار کانی است
Su, havuz içinde zindanda mahpus gibidir ama hava onu çeker. Zira su, erkâna mensuptur (dört erkân denen hava, ateş, su ve topraktandır. Havanın feri’dir).
میرهاند میبرد تا معدنش ** اندک اندک تا نبینی بردنش880
Onu havuzdan kurtarır, madenine azar azar götürür ki sen götürdüğünü görmeyesin. (fırat)
وین نفس جانهای ما را همچنان ** اندک اندک دزدد از حبس جهان
Bu nefes alıp vermek de bizim hayatımızı azar azar cihan mahbesinden çalar. (T.M. 876)