-
بود کوری کاو همیگفت الامان ** من دو کوری دارم ای اهل زمان
- Bir kör vardı, derdi ki: “Ey zamane ehli, elâman, benim iki körlüğüm var.
-
پس دو باره رحمتم آرید هان ** چون دو کوری دارم و من در میان
- Şu halde bana iki kat acıyın. Çünkü iki kat körüm, bu iki körlüğe birden müptelâyım”
-
گفت یک کوریت میبینیم ما ** آن دگر کوری چه باشد وانما 1995
- Birisi “Bir körlüğünü görüyoruz. Öbür körlüğün nedir? Göster” dedi.
-
گفت زشت آوازم و ناخوش نوا ** زشت آوازی و کوری شد دوتا
- Kör dedi ki; “Sesim çirkin, avazım bed. Ses çirkinliği ve körlük iki kat körlüktür.
-
بانگ زشتم مایهی غم میشود ** مهر خلق از بانگ من کم میشود
- Çirkin sesim halka keder vermekte. Halkın acıması, sesim yüzünden azalmakta.
-
زشت آوازم به هر جا که رود ** مایهی خشم و غم و کین میشود
- Kötü sesim nereye varırsa hiddet, gam ve kin meydana gelmekte.
-
بر دو کوری رحم را دوتا کنید ** این چنین ناگنج را گنجا کنید
- İki körlüğe siz de iki kat acıyın. Böyle hiçbir yere sığmayan kişiyi gönlünüze sığdırın, hoş görün”
-
زشتی آواز کم شد زین گله ** خلق شد بر وی به رحمت یک دله 2000
- Bu şikâyet, bu sızlanma yüzünden sesinin çirkinliği kalmadı. Halkın hepsi ona acımaya başladı.
-
کرد نیکو چون بگفت او راز را ** لطف آواز دلش آواز را
- Sırrını söyleyince gönlünün güzel sesi, sesini güzelleştirdi, sesindeki çirkinlik gitti.
-
و انکه آواز دلش هم بد بود ** آن سه کوری دوری سرمد بود
- Fakat birisinin gönül sesi de çirkin olursa o adamda üç ebedî körlük vardır.
-
لیک وهابان که بیعلت دهند ** بو که دستی بر سر زشتش نهند
- Fakat sebepsiz illetsiz hacetleri reva edenler, olabilir ki onun çirkin başına bir el korlar.
-
چون که آوازش خوش و مظلوم شد ** زو دل سنگین دلان چون موم شد
- O dilencinin sesi hoş ve acınacak hale gelince taş yüreklilerin yüreği bile muma döndü.
-
نالهی کافر چو زشت است و شهیق ** ز آن نمیگردد اجابت را رفیق 2005
- Kâfirin sesi çirkin olduğundan icabete eş olamaz.
-
اخسؤا بر زشت آواز آمده ست ** کاو ز خون خلق چون سگ بود مست
- “Susun” emri, kötü ses hakkındadır. Çünkü o ses, halkın kanından köpek gibi sarhoş olmuştur.
-
چون که نالهی خرس رحمت کش بود ** نالهات نبود چنین ناخوش بود
- Ayının feryadı bile acındıracak bir ses olur da senin feryadın olmazsa bu çok kötü bir şeydir!
-
دان که با یوسف تو گرگی کردهای ** یا ز خون بیگناهی خوردهای
- Bil ki sen Yusuf’a kurtluk etmişsin yahut bir suçsuzun kanını içmişsin.
-
توبه کن و ز خورده استفراغ کن ** ور جراحت کهنه شد رو داغ کن
- Tövbe et içtiğini kus. Eğer yara eskidiyse yürü, dağla!
-
تتمهی حکایت خرس و آن ابله که بر وفای او اعتماد کرده بود
- Ayıyla, onun vefakârlığına güvenen ahmağın hikâyesi
-
خرس هم از اژدها چون وارهید ** و آن کرم ز آن مرد مردانه بدید 2010
- Ayı, ejderhadan kurtulup o babayiğit erden o keremi görünce,
-
چون سگ اصحاب کهف آن خرس زار ** شد ملازم در پی آن بردبار
- Eshâb- Kehf’in köpeği gibi onun peşine takıldı.
-
آن مسلمان سر نهاد از خستگی ** خرس حارس گشت از دل بستگی
- O Müslüman, hastalanıp yastığa baş koyunca da ayı, ona bağlanmış, gönül vermiş olduğundan bırakmadı, başın da beklemeye başladı.
-
آن یکی بگذشت و گفتش حال چیست ** ای برادر مر ترا این خرس کیست
- Birisi oradan geçerken “ Halin nasıl? Kardeş, bu ayıyla ne işin var” dedi.
-
قصه واگفت و حدیث اژدها ** گفت بر خرسی منه دل ابلها
- Er, ejderha hikâyesini nakletti. O adam “ Ayıya güvenme be ahmak.
-
دوستی ابله بتر از دشمنی است ** او بهر حیله که دانی راندنی است 2015
- Ahmağın dostluğu düşmanlıktan beterdir. Ne suretle olursa olsun sürülmesi gerek” dedi.
-
گفت و الله از حسودی گفت این ** ور نه خرسی چه نگری این مهر بین
- Er dedi ki; “Vallahi bunu hasedinden söyledin, yoksa sen ayıya ne bakıyorsun, sevgilisini gör!”
-
گفت مهر ابلهان عشوهده است ** این حسودی من از مهرش به است
- Adam, “Ahmakların sevgisi aldatıcı bir sevgidir, benim bu hasedim, onun sevgisinden iyidir.