-
گر خوری سوگند من کی خوردهام ** از پیاز و سیر تقوی کردهام
- Yemin eder de “Ben onları ne zaman yedim? Soğandan da çekinmekteyim, sarımsaktan da” dersen
-
آن دم سوگند غمازی کند ** بر دماغ همنشینان بر زند
- O yalan yemini ederken nefesin, kovuculuk eder. Kokusu seninle beraber oturanların dimağına vurur.
-
پس دعاها رد شود از بوی آن ** آن دل کژ مینماید در زبان
- O koku yüzünden dualar reddedilir. O kötü kalp, sözle kendisini gösterir.
-
اخسا آید جواب آن دعا ** چوب رد باشد جزای هر دغا 170
- O duaya “Sesinizi kesin” cevabı gelir. Her azgının cezası onu kovan sopadır.
-
گر حدیثت کژ بود معنیت راست ** آن کژی لفظ مقبول خداست
- Fakat sözün eğri, özün doğru olursa o söz eğriliği, Allah’a makbuldür.
-
بیان آنک خطای محبان بهترست از صواب بیگانگان بر محبوب
- Dostların hatası, yabancıların doğrusundan daha iyidir.
-
آن بلال صدق در بانگ نماز ** حی را هی همیخواند از نیاز
- O doğru sözlü Bilâl, ezan okurken “Hayyı alesselâ, Hayyı alelfelâh- Haydin namaza, Haydin felâha” cümlelerindeki “Hayyı- haydin” kelimesini “Heyyi” diye okurdu.
-
تا بگفتند ای پیمبر راست نیست ** این خطا اکنون که آغاز بناست
- Nihayet Peygamber’e dediler ki: “Ya Resulâllâh, bina yeni kuruluyor. Bu hata, hiç de doğru değil.
-
ای نبی و ای رسول کردگار ** یک مذن کو بود افصح بیار
- Ey Allah habercisi, ey Allah resulü, ey Allah meydanının tek binicisi, daha fasih bir müezzin getir.
-
عیب باشد اول دین و صلاح ** لحن خواندن لفظ حی عل فلاح 175
- Din daha yeni kurulur, doğruluk düzenlik daha yeni meydana gelirken “Hayyı alelfelâh”’ı yanlış okumak ayıptır.
-
خشم پیغامبر بجوشید و بگفت ** یک دو رمزی از عنایات نهفت
- Peygamber’in hiddeti coştu. Gizli inayetlerden bir iki remiz söyleyip dedi ki :
-
کای خسان نزد خدا هی بلال ** بهتر از صد حی و خی و قیل و قال
- “Ey aşağılık adamlar, Allah yanında Bilâl’in Heyyi’si yüzlerce hadan, hıdan, yüzlerce dedikodudan iyidir.
-
وا مشورانید تا من رازتان ** وا نگویم آخر و آغازتان
- İşi çok karıştırmayın da sırrınızı açmayayım, önünüzü, sonunuzu söylemeyeyim.”
-
گر نداری تو دم خوش در دعا ** رو دعا میخواه ز اخوان صفا
- Her duada güzel bir nefese sahip değilsen yürü, özü sözü doğru kardeşlerden dua iste.
-
امر حق به موسی علیه السلام که مرا به دهانی خوان کی بدان دهان گناه نکردهای
- Musa aleyhisselâm’a, Beni günah etmediğin ağızla çağır diye vahiy gelmesi
-
گفت ای موسی ز من میجو پناه ** با دهانی که نکردی تو گناه 180
- Allah, “Ey Musa, bana suç etmediğin, kötü söylemediğin bir ağızla sığın, dua et” dedi.
-
گفت موسی من ندارم آن دهان ** گفت ما را از دهان غیر خوان
- Musa, “Bende o ağız yok deyince Allah, “Başkasının ağzıyla dua et”
-
از دهان غیر کی کردی گناه ** از دهان غیر بر خوان کای اله
- Başkasının ağzıyla nasıl günah edebilirsin? Yarabbi diye başkasının ağzıyla çağır” buyurdu.
-
آنچنان کن که دهانها مر ترا ** در شب و در روزها آرد دعا
- Sen de öyle muamelede bulun ki ağızlar, gece gündüz sana dua edip dursunlar.
-
از دهانی که نکردستی گناه ** و آن دهان غیر باشد عذر خواه
- Günah etmediğim ağız, başkasının özürler dileyen ağzıdır.
-
یا دهان خویشتن را پاک کن ** روح خود را چابک و چالاک کن 185
- Yahut da kendi ağzını temizle, ruhunu çevik bir hale getir.
-
ذکر حق پاکست چون پاکی رسید ** رخت بر بندد برون آید پلید
- Çünkü Allah adı temizdir, temizlik geldi mi pislik, pılısını pırtısını toparlayıp gider.
-
میگریزد ضدها از ضدها ** شب گریزد چون بر افروزد ضیا
- Zıtlar, zıtlardan kaçar. Ziya parladı mı gece kalmaz.
-
چون در آید نام پاک اندر دهان ** نه پلیدی ماند و نه اندهان
- Ağza temiz bir ad gelince de ne pislik kalır, ne gamlar, kederler.
-
بیان آنک الله گفتن نیازمند عین لبیک گفتن حق است
- Yalvarırım Allah demesi, Hakk’ın Lebbeyk demesinin ta kendisidir
-
آن یکی الله میگفتی شبی ** تا که شیرین میشد از ذکرش لبی
- Birisi her gece Allah der durur, bu zikrinden ağzı tatlılaşır, zevk alırdı.
-
گفت شیطان آخر ای بسیارگو ** این همه الله را لبیک کو 190
- Şeytan “Ey çok söz söyleyen, bunca Allah demene karşılık onun Lebbeyk demesi nerde?
-
مینیاید یک جواب از پیش تخت ** چند الله میزنی با روی سخت
- Allah tahtından bir cevap gelmiyor. Böyle utanmadan, sıkılmadan ne vakte dek Allah deyip duracaksın” dedi.