اصل این ترکیب را چون دیدهاند ** از فروع وهم کم ترسیدهاند
Ey yiğit, bil ki uykun da uyanıklığın da uyuyan adamın rüya içinde rüya görmesine benzer.
سایهی خود را ز خود دانستهاند ** چابک و چست و گش و بر جستهاند
Bu adam, kendisini uyuyorum sanır ama bilmez ki ikinci uykudadır, iki kat uyku içindedir.
کوزهگر گر کوزهای را بشکند ** چون بخواهد باز خود قایم کند
Testici, bir testiyi kırarsa dilediği zaman yine yapar da.
کور را هر گام باشد ترس چاه ** با هزاران ترس میآید براه
Kör, her adımda kuyuya, çukura düşmekten korkar da binlerce korkuyla yol yürür.
مرد بینا دید عرض راه را ** پس بداند او مغاک و چاه را1740
Fakat gören kişi yolun enini, boyunu görür, çukuru, kuyuyu bilir.
پا و زانواش نلرزد هر دمی ** رو ترش کی دارد او از هر غمی
Her adımda ayakları, dizleri titremez. Her dertten yüzünü ekşitir mi ki?
خیز فرعونا که ما آن نیستیم ** که بهر بانگی و غولی بیستیم
Sihirbazlar, “Ey firavun, halk, biz, her sesten, her gulyabaniden ürküp duracak adam değiliz.
خرقهی ما را بدر دوزنده هست ** ورنه ما را خود برهنهتر به است
Bizim hırkamızı yırt, onu diken var… Olmasa bile çıplak olmamız daha iyi.
بی لباس این خوب را اندر کنار ** خوش در آریم ای عدو نابکار
Bu güzeli çıplak olarak koçmamız daha hoş. A bir işe yaramaz, bir şey beceremez düşman!
خوشتر از تجرید از تن وز مزاج ** نیست ای فرعون بی الهام گیج1745
Tenden mizaçtan soyunmaktan daha hoş bir şey yoktur, a ilhama mazhar olmayan sersem Firavun!” dediler.
حکایت استر پیش شتر کی من بسیار در رو میافتم و تو نمیافتی الا به نادر
Devenin önünde giden katırın “Ben yol yürürken ikide bir yüzüstü kapanıyorum, sense pek nadir düşüyorsun” diye şikâyet etmesi
گفت استر با شتر کای خوش رفیق ** در فراز و شیب و در راه دقیق
Katırın biri deveye “Arkadaş, yokuş olsun, iniş olsun en dar yolda bile,
تو نه آیی در سر و خوش میروی ** من همیآیم بسر در چون غوی
Sen güzelce gidiyor, hiç kapaklanmıyorsun. Bense durmadan tepesi üstü düşüp duruyorum.
من همیافتم برو در هر دمی ** خواه در خشکی و خواه اندر نمی
Yol ister kuru olsun, ister balçık… Daima yüzüstü kapaklanıyorum.
این سبب را باز گو با من که چیست ** تا بدانم من که چون باید بزیست
Bunun sebebi ne? Bana bir söyle de ne yapmalı, nasıl etmeli anlayayım” dedi.
گفت چشم من ز تو روشنترست ** بعد از آن هم از بلندی ناظرست1750
Deve dedi ki: “Benim gözüm senin gözünden daha kuvvetlidir, daha iyi görür.
چون برآیم بر سرکوه بلند ** آخر عقبه ببینم هوشمند
Yüce bir dağın başına çıktım mı en son çukuru bile görürüm.
پس همه پستی و بالایی راه ** دیدهام را وا نماید هم اله
Allah, bütün inişleri çıkışları özüme gösterir.
هر قدم من از سر بینش نهم ** از عثار و اوفتادن وا رهم
Her adımımı nereye atacaksam görür de öyle atarım. Bu yüzden de sürçmekten, düşmekten kurtulurum.
تو ببینی پیش خود یک دو سه گام ** دانه بینی و نبینی رنج دام
Sense iki üç adım ötesini görmezsin. Taneyi görürsün de tuzağı görmezsin.
یستوی الاعمی لدیکم والبصیر ** فی المقام و النزول والمسیر1755
Konak, iniş ve yürüyüş yerlerinde hiç körle gözlü bir olur mu?
چون جنین را در شکم حق جان دهد ** جذب اجزا در مزاج او نهد
Allah, ana karnında ki çocuğa can verdi mi mizacına vücudunu kuvvetlendirecek cüzüleri çekmek kabiliyetini verir.
از خورش او جذب اجزا میکند ** تار و پود جسم خود را میتند
Yediği şeylerle bu cüzüleri çeker, bu suretle de cisminin nescini dokur durur.
تا چهل سالش بجذب جزوها ** حق حریصش کرده باشد در نما
Allah, insana kırk yaşına kadar bu cüzüleri çekme kabiliyetini, bu hırsı verir, o da kendisini yetiştirir büyür, gelişir, kuvvetlenir.
جذب اجزا روح را تعلیم کرد ** چون نداند جذب اجزا شاه فرد
Ruha, cüzüleri çekmeyi öğreten o tek padişah, nasıl olur da cesedin cüzüleri bir araya getirmeyi bilmez?
جامع این ذرهها خورشید بود ** بی غذا اجزات را داند ربود1760
Bu ruh zerrelerini bir araya toplayan, sana hayat kabiliyetini veren güneş, gıda vasıtasıyla olmaksızın da varlığının zerrelerini toplayıp bir araya getirmeyi bilir.